Kent Yaşam'ın araladığı bu pencere ile yaşama, eğitim ve iletişim dünyasına ait alıcılarımı daha güçlü tutacağım için Hüseyin Bey'e teşekkür borcumu yazımın başında eda edeyim istiyorum.
Adıma açılan pencereyi gördüğüm zaman karnımda bir ağrı hissettim. Okul yıllarında kallavi dönem ödevleri aldığımda saplanan türden bir ağrı? Hüseyin Bey'in stratejisi çok güzel; adınızı yazıp Kent Yaşam sitesinde bir link veriyor, "Haydi bakalım" diyor.
Haydisine haydi de, belli etmemeye çalışıyorum ama, bir durgunluk hali var. Kafamda dolaşan tilkilerin sayısı arttı. Dahası aralarında bir yarış var tilkilerin. Meğer bunlar da bugünü bekliyormuş. "Beni yaz, beni yaz" diye başımın etini yediler. Karnımdaki ağrı da geçmişe dönük anıları çağırdı. Okul yılları falan derken ipi "eğitim" göğüsledi. Hakkını yemeyelim. İlk konumuz eğitim olsun.
Çok severim eğitimle ilgili söyleşileri. "Ne olacak bu memleketin hali yahu?" türünden sohbetleri. Bir gözlemimi paylaşayım istiyorum. Bu tür sohbetlerde konular döner dolaşır eğitime gelir. İstisnasız hepimizin söyleyeceği bir söz bulunur bu konuda; çünkü, bir çoğumuzun kısa ya da uzun mutlaka bir eğitim geçmişi vardır. Öğretmenlerimizi ve sıra arkadaşlarımızı anarak başladığımız sohbetler değişen eğitim sistemi, okullarımızda yaşanan yoksunluklarla devam eder.
"Yok yok! Eğitim sistemimiz düzelmedikçe bizden adam olmaz" sızlanmalarından sonra da artık hepimizin zihnine kazınmış esprili bir "Eğitim şart" sloganıyla son bulur sohbetler...
İşte bu noktada araştırmacı yönümü de konuşturarak "olmazsa olmaz" diye tanımladığımız, üzerine bu kadar çok şey söylediğimiz ve yazdığımız "Eğitim nedir?" sorusunu yanıtlamak gerekiyor. Eğitim, insan davranışlarının yine insan tarafından değiştirildiği bir süreç ve çevresine açık bir sistem olarak tanımlanıyor.
Demek ki eğitim, küçücükten okul yolunu tutan bizleri değiştirmek üzerine kurgulanmış. Ne olduğumuzu anlamadan değiştirmeye çalışıyorlar bizleri. Tanımın bir yerinde de "istendik davranışlar oluşturmak" cümlesine takıldım. Davranışlar, "istendik" ve "istenmedik" olarak ikiye ayrılıyor. "Bunlar kendi aralarında kaça ayrılıyor?" diye hiç sormayın.
Her sistem gibi, eğitim sisteminin de girdi ve çıktıları olduğunu varsaymak yanlış olmaz. Sistemin girdileri belli: Öğrenci, öğretmen, bilgi, ödül, ceza, yasaklar, kurallar, sınavlar; sıralamayı artırmak mümkün...
Çıktı ise öğrenci. Okul öncesi eğitimi de işin içine katıp ortaöğretim ile noktalarsak, 3 yaşından 18'ine kadar geçen sürede bizi hamur gibi yoğuruyorlar. Değiştiriyorlar. İstendik davranışlarla donatıyorlar.
Bu davranışlar o kadar istendik ki her yıl "okul, dershane, özel ders üçgeni" altında ezilen öğrenciler, "bilgi kılıçları"nı bileyerek hazırlandıkları ÖSS'de, en yakın arkadaşlarından gelecek çalıyorlar. Büyük yarış sonrasında da muhtemelen birbirlerinin altında eziliyorlar. Bir ülkenin geleceği, umudu, her şeyi olan genç insanlar, hayatlarında ilk büyük yenilgiyi almanın hüznüyle elini eteğini çekiveriyorlar büyük yaşam yarışından.
"İyi oynayan kazansın" deme lüksümüzün olmadığı bir alan "eğitim". Elbette eğitimin ele alınması gereken pek çok konu başlığı var. Ama iş, eğitim süreci sonunda yetişen insanın "ne kadar insan" olduğuna gelip dayanıyorsa; sistemi planlayan, müfredatı oluşturan değerli eğitim yöneticilerinin ve eğitim planlayıcılarının da şu soruları yanıtsız bırakmamaları gerekiyor:
Yetiştireceğimiz öğrenciler,
Kul mu olacak birey mi?
Bilimin aydınlığına mı yönelecek, dogmanın karanlığına mı?
Var olmak için mi çalışacak, varlıklı olmak için mi?
Yaşadığı çevreye sahip olma duygusu yerine, ait olma duygusu ile yaklaşabilecek mi?
Özgürlüğünün sınırlarını başkalarının sınırlarını hiçe saymadan çizebilecek mi?
Yardımlaşmaya yatkın, yarışmaya dayanıklı olabilecek mi?
Başkalarına karşın değil, başkaları için sevinebilecek mi?
Evrensel eğitim hedefimiz olması gereken
"Yurtta barış, dünyada barış" için yaşayabilecek mi?
Yaşamda bilimi "en gerçek önder" olarak seçebilecek mi?
Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür olabilecek mi?
Acımasız bir yarışa dönüşen eğitim sistemimizde yarının yetişkinleri, anne - babaları, yurttaşları bu sorulara verilecek doğru yanıtlarla şekillendirilecek.