Döndüm işte, oh be! 2005-10-31 00:00:00
Yazar: Reşat Yörük
Başından beri koyu bir jeotermal taraftarıydım, doğalgazcılara karşı? Evim Balçova'da olduğundan da, hep "Malın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın" politikası gütmüştüm. Doğalgaz taraftarlarına karşı sıkça savunduğum tez, genelde "Boruların vanası başka ülkede kardeşim. Kapattı mı yandın!" oluyordu. "Burnumuzun ucundaki doğal ve milli kaynak dururken elalemin doğalgazını getirmek, dere kenarında kuyu kazmaya benziyor."
Bizim bu tartışmalara başlamamızın üzerinden uzun yıllar geçti. Bu süreçte elin oğlu, binlerce kilometre uzaktan çıkardığı doğalgazın hattını (uzunca bir rötardan sonra) İzmir'e kadar uzattı, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun açtığı kent içi dağıtım ihalesi sonuçlandı ve ihaleyi alan İzmir Gaz firması, geçtiğimiz hafta ilk kazmayı vurdu. Üstelik "Aliağa, Menemen, Kemalpaşa, Balçova, Karşıyaka, Çiğli, Torbalı, Tire, Konak, Gaziemir, Narlıdere, Güzelbahçe, Bornova, Buca ve Menderes ilçelerinde 2007 Ocak ayından itibaren doğalgaz kullanımı başlayacak" açıklamasını yaparak?
"Burnumuzun ucundaki" jeotermalden ise yıllardır "tık" yoktu!
Çok bozuldum tabii? Aynı duyguyu, Fener'den 6 yediğimiz gün de yaşamıştım. Üzüntü ve hayal kırıklığı arasında berbat bir şeydi? Demek ki, bunca yıl yanlış ata oynamıştım.
Mazotla ısınıp (ki son zamlardan sonra bu yöntemin, altın tozlarının yakılarak ısı sağlanmasından pek bir farkı kalmadı) jeotermal yolu gözleyen birisi olarak, "Bugündü-yarındı-geldi-geliyordu" diye yıllarca fena halde aldatılmıştım. Artık kendimi, evli ve 4 çocuklu sevgilisinin "Sana yakında hükümet nikahı basmazsam şerefsizim" diyerek oyaladığı saf genç kız gibi hissediyordum.
Jeotermalleştirebildiklerimizden misiniz?
Hadi bizimkisi sadece hayaldi. Ama Balçova'daki pek çok apartman, 2 yıldır tesisatı hazır bekliyordu. Neyi? Jeotermalci beyefendilerin keyfini?
Düşünebiliyor musunuz, jeotermal gelecek diye dolarları bastırıp evinizdeki ısınma sistemini bozuyorsunuz. Kaloriferiniz varsa, mazot tankını çıkartıyorsunuz, sobanız varsa eşe dosta veriyorsunuz. Sonra?
- Valla kusura kalmayın, inşallah seneye!
Artık kışın nasıl ısınırsınız, o sizin sorununuz.
Bu insanlar Jeotermal İdaresi'ni bugüne kadar dava etmemişlerse, mahkeme kapılarında sürünmemek içindir, bilesiniz!
İlginçtir; yıllarca jeotermal kaynağının birkaç kilometre ötesine bile sıcak su veremeyen beyefendiler, doğalgazcıların atağından sonra, yolcusunu başka firmaya kaptırmış otogar çığırtkanları gibi feverana başladılar. Bu arada bir basın toplantısı yapıp jeotermal hattını Bademler'e kadar uzatacaklarını bile söylediler. Sanki burunlarının dibindeki binaları jeotermallendirmişler gibi?
Şimdi yıllar yılı fanatikçe savunduğum jeotermal kaynağının dağıtıcılarına sesleniyorum:
2007 Ocak ayına kadar sizin nasıl olsa geleceğiniz yok.
O yüzden ben doğalgazcı oldum, haberiniz olsun!
Bana bel bağlamayın diye söylüyorum.
6.5 milyon metreküp dert
İzmir Limanı'nın özelleştirme ihalesi için geriye sayım başladı. Herkesin kulağı Ankara'dan gelecek haberde, ihale şartnamesi bekleniyor.
Hatırlayacaksınız, bizim liman için epey talipli çıkmıştı. Hatta adaylar arasında gerginlik bile yaşandı. Neyse! Biz işin o faslını geçelim. Bugün anlatmak istediğimiz başka bir şey!
İzmir limanındaki yenileme çalışmalarına duyulan ihtiyaç kadar, dip taraması çalışmaları da yıllardır dört gözle bekleniyor. Sanıyorum bu konu ihale şartnamesinde detaylı olarak yer alacak.
Limandaki tevsi çalışmalarına paralel olarak, ihaleye girecek şirketlerden Alsancak-Yenikale arasındaki körfez bölgesinde derin su yolu taraması yapılması istenecek. Bu taramayla su yüzüne çıkarılacak çamur miktarının kaba taslak hesapla 6.5 milyon metreküp civarında olacağı tahmin ediliyor. Çamur miktarının büyüklüğü, işin en ürkütücü boyutu. Bu nedenle proje, başlangıç tarihi olan 1984 yılından bu yana gündemde olmasına rağmen bir türlü uygulanamıyor. Uzmanlar, denizdeki bir çukura boşaltılması durumunda 1,5 dolar olarak hesapladıkları çamurun metreküp maliyetinin, karaya boşaltılması durumunda 6-7 dolara kadar çıkacağını tahmin ediyor.
Bir dönem Körfez açıklarına boşaltılması önerilen dip çamurları, kıyı ilçelerdeki halkın protestolarına neden olmuş ve proje durdurulmuştu. 1998 yılında İzmir'e gelen bir grup Japon bilimadamı, körfezden çıkacak çamuru kimyasal işleme tabi tutup dolgu malzemesi olarak kullanmayı önermişti. Ancak bu öneri, İzmir'in deprem bölgesi olması nedeniyle bazı çevreler tarafından eleştiri konusu yapıldı. 1999 yılında alınan Yüksek Planlama Kurulu kararıyla da, İzmir Körfezi'nin dip taraması ile limanın genişletilmesi projeleri birleştirildi. Ardından yap-işlet-devret modeli için arayışlar başladı. Ancak açılan iki ihaleden biri iptal edilirken diğeri ertelendi.
İzmir Limanı'nın derinliği ise 7-13 metre civarında. Büyük tonajlı gemilerin yanaşabilmesi için dip taraması kaçınılmaz. Ancak bu işin 50-60 milyon dolarlık maliyeti olduğu tahmin edilmekte. Dip tarama çalışmaları sonucunda ortaya çıkacak yaklaşık 6.5 milyon metreküp çamurunun nereye boşaltılacağı sorusu ise henüz yanıt bulmuş değil! Sanırım son depremler sonrasında, çamurun dolgu malzemesi yapılması alternatifi yine tartışma konusu olacak.
İzmir'de liman özelleştirilmesi değil, çamuru konuşulacak.