Yaşamımızdaki renklerde kırmızı tonlar ağırlık kazanıyor. Tutkunun ve güçlü duyguların rengi olan kırmızı, çağrıştırdığı şiddet ve savaşçı ruhla renkler dünyasından bize meydan okuyor. Dost sohbetleriyle demlendirdiğimiz masalarımıza bile konuk oluyor kırmızı çizgiler.
İçişleri Bakanlığı'nın belediyelere gönderdiği içkili yerlere ilişkin "kırmızı sokak" genelgesi ile ilgili haberi gördüğümde, Nazi dönemi Almanyası'nın anlatıldığı belgesellerden kapılarının işaretlendiği kareler geldi gözümün önüne ve ürperdim.
Sokaklara 'içkili yer bölgesi' ve 'içki verilebilecek işyerleri' tanımlamaları ile kırmızı çizgiler çekmeyi düşünenler, bir zamanlar Almanya'da kapıları işaretleyenler gibi "bizden değilsiniz" mesajını renklerle ifade etme gayretindeler.
Genelgenin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle Danıştay'da dava açan Ankara Barosu, kırmızı sokak genelgesinin anayasadaki hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu ve toplumda kamplaşmalara yol açacağını vurgulamış.
Açılan davanın dilekçesinde, "Yasaya aykırı bir şekilde umuma açık istirahat ve eğlence yerleri ile alkollü içkilerin verileceği işyeri ayrımı yapmak ve alkollü içkilerin verilebileceği işyerlerinin kentin belirli bölgelerinde açılabileceğini olanaklı kılmak eşitlik ilkesine aykırıdır" diye belirtilmiş.
Bu ilginç uygulama girişimine en güzel yanıt da turizm cenneti Antalya'dan geldi. "Böylesine şuursuz bir karar alacak kadar şuursuz değiliz." diyen yöneticiler, şuursuzluğun da bir sınırı olması gerektiğini herkese göstermiş oldu.
Kuzey Irak ve Kıbrıs sınırlarımızdaki kırmızı çizgiler seçilemeyecek kadar bulanıklaşınca, çareyi 'kırmızı sokaklar'da arayan ayrıştırma meraklılarına, maç ortasında çıkarılan kırmızı kartları hatırlatmak lazım.
Kırmızı çizgilerden kimlik bunalımına
Uluslar arası ilişkilerin başbakan dışında istihbarat teşkilatı başkanları düzeyinde de yürütülmeye başlandığı tehlikeli günlerde yapılabilecek en gereksiz tartışmalardan biri de kimlikle ilgili olanı. Uzun zamandır "kimlik damıtma" deneyi ile ilgili verilerin toplanıp çalışmaların yürütüldüğü bu topraklarda yaşayanların daha uyanık olmasının zamanı geldi.
Bu tür girişimler, Türkiye'nin nabzının nasıl attığını görmek isteyenler tarafından, toplum yararı ya da yasal düzenleme adı altında belirli aralıklarla gündeme getirilecektir. Çimentoyla değil de yurt sevgisi ile birbirine kenetlenen "Türk milletinin" bütün bunların farkında olarak, kimlik bilgilerini altını üstüne getirmek isteyenlere taviz vermemesi gerekiyor.
Bütün olumsuzluklara rağmen enseyi karartmadan bu ülke için çalışıp, bu ülke için üreteceğimiz verimli bir hafta olması dileğiyle...