Liman ihalesi ertelenecek mi?
Yazar: Reşat Yörük
Türkiye'nin en büyük konteyner limanı olarak bilinen İzmir Alsancak Limanı'nın özelleştirilmesi için belirlenen tarih yaklaştıkça, sinirler gerilmeye ve heyecan artmaya başladı. Ancak gündeme damgasını vuracak asıl konu, ihalenin ertelenebileceği yolundaki söylentiler. Buna gerekçe olarak da, Mersin limanı ile ilgili özelleştirme kararının henüz onaylanmaması gösteriliyor. Liman-İş Sendikası'nın Mersin ve İskenderun limanlarının özelleştirilmesine karşı açtığı davalar, Danıştay 13. Daire'de halen görüşülüyor. İzmir işdünyası pek farkında değil ama öğrendiğimize göre aynı sendika İzmir Limanı için de bir iptal davası açmış. Bütün bunlar üst üste konulduğunda, gerçekten de İzmir Limanı özelleştirme ihale tarihi açısından ciddi bir risk ortaya çıkıyor. Çünkü Mersin ve İzmir limanlarının özelleştirme ihaleleri birbiriyle yakından ilgili ve bu limanlardan birini alan grup, diğer liman için teklif veremiyor. Bildiğiniz gibi Mersin Limanı'nın özelleştirme ihalesini kazanan Akfen'in Başkanı Hamdi Akın, "Mersin olmazsa İzmir Limanı'na talip olabiliriz" şeklindeki açıklamalarıyla dikkat çekmişti.
İzmir Alsancak Limanı özelleştirmesine yönelik benzer riskler, ihale için Egeli ihracatçılar ve Global Yatırım Holding'le ortak olan Hong Konglu Hutchison Whampoa yöneticileri tarafından da dile getirildi. Ortak şirketin imza töreninde konuşan Hutchison Holding Turkey B.V. Finansman Müdürü Clemence Cheng, ihalesinin üzerinde 6 ay geçmesine rağmen Mersin Limanı'na ilişkin belirsizliğin, Alsancak Limanı ihalesinde de bazı sorunlar çıkarabileceğini söyledi.
Durum onu gösteriyor ki, İzmir limanının özelleştirme işini daha uzun süre konuşmaya devam edeceğiz.
Bu arada yabancı yatırımcıları kaçırmasak bari!
İzmirli ihracatçı Afrika'yı keşfetti
Türkiye'nin 2005 yılındaki ihracat artışı yüzde 15.76 olarak kayıtlara geçmişti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) İzmir Bölge Müdürlüğü'nden aldığımız verileri incelediğimizde, İzmir'den yapılan ihracatın, yüzde 13.55'lik artışla Türkiye ortalamasının altında kaldığını gördük. 2004 yılında 11 milyar 246 milyon dolar olan İzmir ihracatı, 2005'te 12 milyar 770 milyon dolara yükselmişti. Ancak TİÜK verilerinde asıl dikkat çeken nokta, ihracat pazarlarına ilişkindi. 2005 yılında İzmir'den gerçekleştirilen ihracat içinde en büyük çıkış, Afrika ülkelerinde görülüyordu. Hem de ne çıkış!
Örneğin 2005 yılında İzmir'den Togo'ya yapılan ihracat, bir önceki yıla göre tam yüzde 2751 oranında artmış. Bu oran Kenya'da yüzde 1316, Orta Afrika Cumhuriyeti'nde yüzde 330, Burundi'de yüzde 247, Nijerya'da yüzde 216, Gine'de yüzde 163, Güney Afrika'da yüzde 161, Libya'da yüzde 134, Tunus'ta yüzde 124, Gine'de yüzde 115, Fas'ta yüzde 90, Senegal'de yüzde 59, Sudan'da ise yüzde 41 olarak tesbit edilmiş.
Gelelim ithalata…
İthalatta İzmir'in rakamları, 2004'e göre yüzde 26.75 artmış ki, bu da yüzde 18.98 olan Türkiye artış oranının hayli üzerinde..
İthalattaki Afrika ülkelerine baktığımızda, yine yüksek artış oranları dikkat çekiyor. 2005 yılında Senegal'den gerçekleştirdiğimiz ithalat, bir önceki yıla göre tam yüzde 8152 oranında artış kaydetmiş. Bu oran Fildişi Sahili'nden gelen mallar için yüzde 2872, Mozambik'te yüzde 1529, Uganda'da yüzde 869, Kamerun'da yüzde 625, Tanzanya'da yüzde 609, Somali'de yüzde 552, Benin'de ise yüzde 211 olmuş.
İlk otomatları Azerilere sattı
Yarım asırı aşkın bir süre Türk ekonomisinin neredeyse "ayrılmaz bir parçası" haline gelen yüksek enflasyonun tek haneli düzeylere çekilmesi, günlük yaşamımızdaki pek çok alışkanlıkları da değiştirdi. Bozuk para kullanımı gibi… Ancak dünya yüksek enflasyon liginde Türkiye'nin açık ara lider olduğu yıllarda "itilip kakılan" bozuk paralar, YTL'nin gelmesi ve enflasyonun dizginlenmesiyle yeniden baştacı oldu. İşte bu önemli değişim, 25 yıl önce başlayıp devalüasyonla eriyen TL. karşısında sessiz sedasız bitirilen otomat makineleri projesini de bir kez daha gündeme getirdi. Projenin lokomotifi ise, tıpkı 25 yıl önce olduğu gibi yine İzmirli sanayici Sayıl Dinçsoy oldu. 1980'li yılların hemen başında, Türkiye'nin ilk otomat makinelerini üreten Dinçsoy'un Elektral firması, çay-sigara ve kola otomatları yapmış, hatta Ülker için çikolata otomatı bile üretmişti.
Şimdilerde Elektral, otomat üretimine yeniden start verdi. Hatta Sayıl Dinçsoy'dan öğrendiğimize göre, ilk ihracat siparişini 100 adet otomat ile Azerbaycan'dan almışlar bile…
Pazarın önünün çok açık olduğunu söyleyen Dinçsoy, Avrupa Birliği normlarının da, bir süre sonra otomat makinelerinin gelişimini zorunlu kılacağını belirtiyor.