Yeşil Yeşil Bakmıyor Artık ... 2006-05-13 00:00:00
Yazar: Emre Erdoğan
Bugün size aktarmak istediğim yazı annem Ranagül Erdoğan tarafından hazırlanmıştır. Vefatına çok üzüldüğüm, pek fazla tanıma imkanımın olmadığı, ama şarkılarını hep duygulanarak dinlediğim büyük dayımızın anısına... Başımız sağolsun...
Dün (Cuma) akşam saat 18.00 sularında yıllarca dillerde söylenen şarkıların söz yazarı Mehmet Erbulan’ı yitirdik. 72 yıla sığmış, “Alım yeşilim sarım”, “Ömrümce hep adım adım”, “Aşkın kanunu”, “İstanbul’u artık hiç sevmiyorum”... O kadar çok ki, o kadar da dillerde yer etmişler ki.. Yaklaşık 200'ü bestelenip ülkemizin bütün ses sanatçıları tarafından okunmuş, yüzlerce şarkı...
Babamın görevi nedeniyle Türkiye’nin bir çok bölgesinde bulunduk. Dayı, amca, teyze, haladan hep uzaktaydık, dolayısıyla onlardan aldığımız bir ileti, haber her ne olursa mutlu ederdi bizi. Ama çok kanıksadığımız bir durum vardı, çok da hoşlanırdık elbette. Gazetelerde yılın en iyi şarkısının söz yazarı hep Mehmet Erbulan olurdu. Ödül töreninden sonra gazetedeki fotoğraf bizi hem heyecanlandırır, hem gurur verir, hem de hasret giderirdik adeta…
Canım babam askerdi, akşam mesai bitip de elinde gazete ve yüzünde hoş bir tebessümle gelirdi eve, “Bakın dayınız Mehmet Bey yine güzel güfteleriyle en iyiler ödüllerinin sahibi olmuş” derdi, bir kutlama havası yaşanırdı evde.
Mehmet Dayım ailenin en büyük evladı idi. Her zaman sakin, dingin, ağırbaşlı bir havası vardı. Hani sanatçılar zaman zaman uç noktaları da olan insanlardır ya, Mehmet Dayımsa hep saygı uyandıran olgun tavrıyla dikkat çekerdi. Çocukluğuma ait hatıralarımda hiç aşırı tepki vermeyen sevecen, babacan bir insandı ve adeta bu tavrıyla bulunduğu ortamda da bir dinginlik, saygılı bir sessizlik oluşurdu.
Anneannemin evini çevreleyen kocaman bahçeli evi yazın bir ay boyunca hepimizi ağırlar dururdu. Amcalar halalar teyzeler ve diğer dayılar... Babam asker olduğu için ancak bir aylık izinde buluşulurdu Ankara’daki evde... Ve biz çocuklar da ayrıca tadını çıkarırdık. Ailede herkes çok okurdu. Çok güzel paylaşımları olurdu. Biz çocuklar, Rahile, Canan, Cahide, Kamuran, Endercan evde, bahçede oradan oraya koşturur, arada da eve girip büyüklere göz atardık. Sonra yine bahçeye... Anneannemin bahçesinde keşfedilecek o kadar çok şey vardı ki… Bizden küçüklere, Malik, Ejder, Ümit Hüseyin’e, Ali Ertan’a takılırdık, yaşı daha küçük olan Hüsnü, Rıza ve Uğur dayılar da bizimle dedemin etrafında toplanır, bir sürü şey ve de... Ne muhteşem bir tatil olurdu bizim için, bütün bir sene de onlarla avunurduk..
Beyler aynı zamanda çok güzel enstrüman çalardı. Özellikle Nihat Dayım ve Hasan Amcam… Sazlı sözlü sohbetleri zaman zaman küçük şikayetlerle böler kaçardık. Ailenin hanımları da anneannemin çevresinde harika sofralar hazırlarlardı…
Bir şey dikkatimi çekerdi, aralarında sanırım iki yaş gibi bir fark vardı, babam Mehmet Dayıma "Mehmet Bey" diye, dayım da babama aynı tatlı saygıyla seslenirdi... Hem şaşırırdım, hem hoşuma giderdi birbirlerine verdikleri değer ve tarzları… Dayımlara gittiğimizde her an bir sanatçıyla karşılaşma ihtimali çok fazla idi... Bugünkü deyimle öyle popüler ve paylaşılamaz dı... Beş altı yaşlarında iken onlarda kaldığım bir gün, İsmet Nedim de oradaydı.. Şakacıydı ama ben çok ürkmüştüm ondan, çocukluk işte...
Dün (Cuma) akşamki vefat haberinden sonra çok şeyler geçti zihnimden, arşivleri tararken… "Sarı gülüm kokmaz mı" adlı şarkısı da onun sözlerini yazdıklarındandı. Bir de hem Hasan Amcamın, hem dayılarımın bana hep "Sarı Gül" diye hitap edişleri geldi aklıma... Kim bilir onun öyküsü nasıldı. Okumaya, edebiyata da ilgililer ya, adımı Hasan Amcam koymuş. Güli Rana, divan edebiyatında bir cins sarı gülün adıymış. Ben de ilk torunmuşum. Çok şeyler geçti hafızımdan... Kim bilir hangi sözler nasıl ve hangi etkilenişlerle yazılmıştı… Örneğin "gitme güzeller güzeli"... Ejderhan, üçüncü çocuğu, kaza geçirip de hastanede belirsizlikler hakimken yazılmıştı, “Gitme güzeller güzeli ermeden daha murada...“ diye oluşan kelimelerle… Mehmet Erbulan Dayım uzun yıllar Türkiye’de dillere pelesenk olmuş, bir çok gönüle belki de tercüman olmuş çok değerli bir insandı. Aile şu anda onu son yolculuğuna uğurlamaya hazırlanıyor. Tüm aileme ve tüm Türkiye’ye ve o güzel sözlere başsağlığı diliyorum. Mekanın cennet olsun sevgili dayım.