İzmir’in şirketleri mi?
Yazar: Macit Sefiloğlu
Yazı ailesine gecikmeli de olsa katıldığım için mutlu olduğum Kent-Yaşam Haber Sitesi’nin kurucusu sevgili meslektaşlarım Hüseyin Erciyas ile Saadet Erciyas’ı dördüncü yıldönümünde kutluyorum.
Kentimizde özlemi giderek duyulan bağımsız gazetecilik anlayışına verdikleri hizmeti görmemek mümkün değil. Bazı dostlarımla zaman zaman aynı kurumlarda çalıştığım Kent-Yaşam Haber Sitesi’nin bundan sonra da bağımsız, objektif gazetecilik anlayışı ile hizmet vereceği konusunda kuşkum yok. .
Bu girişten sonra uzun bir aradan sonra İzmir’in son günlerde önemli bir tartışma konusundaki görüşlerimi sizinle paylaşayım.
1980 askeri darbesinin ardından ortaya çıkan liberal "Özal ekonomik" modeli ile birlikte İzmir önemli değişim süreci yaşadı. İzmir'in 1950'li yıllardan beri yetişen sanayicileri süreç içinde bir miktar büyüseler de kısa sürede şirketlerini ya İstanbullu gruplara ya da yabancılara devretmek zorunda kaldı.
İzmirli sermayedarların girişimci ve yaratıcı yanları dışarıdan gelenlerin altında kaldı. İzmir'deki yetişmiş ve yetişen insan gücü de bu kenti terk etmek zorunluluğunu yaşadı. Birçok alanda gerilemeler yaşayan İzmir basın sektöründe de benzer bir süreç yaşadı.
İzmir'de siyasi partiler bile bölgeye vaade bulunurken, 1950'li- 1960'lı yılların muamelesini yapacaklarını söylediler ama bu genelde sözde kaldı.
İşte bu süreç yaşanırken, belki de en başarılı girişim EGS'nun kuruluşu oldu. Bölgede küçük ve ortaboy tekstil üreticilerinin ihracat gücünü arttırmak üzere kurulan EGS; ne yazık ki bazı kişilerin "kişisel istek ve hırslarının" sonucu başarısızlığa mahkum oldu.
Bunu diğer bazı çok ortaklı şirketler izledi. Sadece marketçilik sektöründe KİPA başarılı oldu. Bu başarıda da İzmir'deki kamu alanları ve desteklerinin önemli rolü olduğunu unutmamak gerekli. Sonuçta KİPA'da İngilizlere gitti. Bu yatırımı gerçekleştirenlerin kazançları dışında KİPA kentlinin yatırımı olmaktan çıktı.
Şimdi başka başka İzmirli girişimcilerin "İzmir'de yatırım yapacağız destekleyin" demelerine tanık oluyoruz. Kimi belediyelerden uygun veya bedava arazi alan istiyor, kimisi başka destekleri "Yahu İzmir'e yatırım yapacağız. Bizi niye desteklemiyorsunuz?" sözleri ile talep ediyorlar.
Oysa İzmir'in gerçek girişimcileri önemli yatırımlarını bir bir yabancılara devretti. Yeni yatırımlar da devlet veya kamu desteklerini aldıktan sonra bu kentin dışındaki veya yabancı yatırımcılara aktarılıyor. Bundan kazananların ise kimlerin olduğu fazlaca bilinemiyor..
Son günlerde yeni bir girişim daha bu sıfatla İzmirli'den ve Ankara'dan merkezi hükümetten taleplerde bulundu. 114 ortaklı İzair firması daha uçmadan Sabancı-Doğan aileleri bireylerinden Ali Sabancı'nın uçak şirketinin kanatları altına girdi. Oysa aylardır uçuş ruhsatları için "İzmirliler" adına destek isteniyordu. Bu yönde kamuoyu oluşturan şirket, aldığı uçuş hakkı ile Pegasus ile uçmaya başladı.
Oysa kısa bir süre önce yapılan açıklamalarda, yurt içi ve yurt dışı seferleri yapacağını açıklayan şirket, Londra, Paris, Frankfurt, Münih, Berlin, Hamburg, Moskova, Viyana, Milano, Tel Aviv, Atina, Amsterdam, Düsseldorf, Brüksel ve Zürih'e uçuş düzenleyeceklerini belirtmişti. "İlk seferi Atina'ya" yaşacaklarını belirten havayolu şirketi. iç hatlarda ise İstanbul, Adana, Gaziantep, Trabzon, Antalya, Ankara ve talep gelecek diğer illere uçacaklarını belirtip, "Yılda yaklaşık 8 bin 500 sefer yapmayı, 1 milyon yolcu ve 2 bin ton kargo taşımayı planladıklarını" kaydettiler.
İzmir'den elde ettikleri kazançları, şirketleri devredip, artık bu bu kenti sadece yazlık olarak kullanan bir bölüm girişimcinin kentte kenara çekilmesinin ardından İzmir'de iki grup yatırımcı dikkat çekmeye başladı. Bunlardan birinci grubu, "Haydi hep beraber kalkınalım" sloganıyla yola çıkıp, kendilerini kalkındırma adına kamuoyunda boy gösterenler. İkinci grup içinde ise dışarıdan bu kente yatırım yapma cesaretini gösterenler ile geçmişte bir atölye ile yola çıkıp, bugün orta boy sanayici ve ihracatçı konumuna gelenler.
Önümüzdeki süreç bu iki grubun kamuoyu oluşturma konusundaki ciddi ve anlamlı mücadelesinin yaşanacağı süreçtir.
İşte bu alanda yaşanacak sonuçlar, İzmir'de gerçek İzmirli girişimcilerin kimlerin olduğu yolundaki kararı vermemize neden olacaktır.
Bugün ise İzmir adına yatırım yaptığını söyleyip destek isteyenlere ise temkinli bakmak zorunluluğu vardır. Çünkü, bu gruptaki kişi ve işletmeler, gerçek yatırımcının belki de görünmemesine neden olmaktadırlar.