Belediye şirketlerinin yarattığı kara delik
Yazar: Hakkı Ülkü
Türkiye'de kamu gücüyle kurulan ve arkalarında da kamu gücü olan belediye şirketleri, Türk Ticaret Kanunu'na tabi oldukları için ne İçişleri Bakanlığı ne belediye meclisleri ne Sayıştay tarafından denetlenebilmektedir. Bu konuda sadece Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın üçüncü kişilerin haklarını korumaya dönük denetimi söz konusudur. Yani kamu iradesiyle ortaya çıkan bir denetimi söz konusu değildir. Ciddi bir yasal boşluktan kaynaklanan bu durum Türkiye adına mali açıdan çok büyük kayıplara yol açmaktadır.
Bugün Türkiye'de kaç tane belediye şirketi olduğunu, bunların kar-zarar durumlarını, yönetim kurullarında kimlerin yer aldığını, iktidar ya bilmiyor ya da bildirmek istemiyor. Belediyelere bağlı şirket sayısı İçişleri Bakanlığı'na sorarsanız 176, (7/16073 nolu soru önergeme verilen cevap), Sanayi Bakanlığı'na sorarsanız, 337 (7/16734 esas nolu soru önergeme verilen cevap).
2004 Yerel seçimlerinden sonra Türkiye'deki 3225 belediyeden, 1946'sının yönetimine AKP'liler geldi. O tarihten bu yana birçok belediyenin şirket kurmak için başvuruda bulunduğunu biliyoruz. Sanayi Bakanlığı'nın soru önergeme verdiği yanıta göre bunlardan sadece 39'u şirket kurabilmiş. Bunların da 31'i AKP'li, 4'ü CHP'li, 2'si DTP'li, 1'i DSP ve 1'i de DYP'li.
Başbakanlığa soruyoruz;
"2004 Yerel Seçimlerinden sonra hangi belediyeler şirket kurmak için başvurdu? Bunların kaçına izin verildi? Kaçının başvuru dosyası Başbakanlık'ta Kamu Yönetimi Kanunu Tasarısı'nın mimarı Ömer Dinçer'in önünde ikinci bir emre kadar bekletiliyor?"
Soru önergesini 27.07.2006'da verdim. TBMM İçtüzüğü'nün 96. maddesine göre 15 günde cevaplanması gerekiyordu. Fakat henüz cevap yok!
Kamu İhale Kurumu'nun verilerine göre 2004 yılında belediyelerin ve bağlı kuruluşlarının verdiği ihalelerin toplam tutarı 2.2 katrilyon iken, bu rakam 2005 yılında bir anda 6.1 katrilyona çıkmıştır. Dünya Bankası bile harcamalardaki bu artışa isyan etmektedir. Ve aradaki bu 4 katrilyonluk farkın nereye harcandığını merak etmektedir. Bu para belediyelerin ihalelerini alan AKP yandaşı şirketlerin kasasındadır.
Son iki yılda Belediyelerin verdiği ihalelerin toplam tutarı KİT'leri de, Milli Savunma Bakanlığı'nı da, Sağlık Bakanlığı'nı da geride bırakarak %20'lik bir payla ilk sıraya yükselmiş durumdadır.
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın bile duruma dikkat çekiyor ve "Merkezi yönetim harcamaları şeffaf ve izlenebiliyor Yerel yönetim harcamaları o kadar şeffaf değil" diyor.
Nitekim 30.09.2006 itibariyle belediyelerin Hazine'ye olan borcu 13 katrilyona ulaşmıştır. Sadece Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin Hazine'ye olan borcu toplam 2 katrilyonun üzerindedir.
Başbakan da belediyelerin bu başına buyruk durumunun farkında ve "sözde" açık yüreklilik yapıyor, "3200'ü aşkın belediyeden 1700 küsur belediyenin AKP'li olduğunu düşündüğümüz zaman, bunun yüzde yüzünün tertemiz, sapasağlam olduğunu iddia edersek yanlış olur." diyor.
Biz de sormak istiyoruz:
"Peki belediyelerin, kurduğu şirketler başta olmak üzere, ticari ilişkilerini ve harcamalarını denetlemeyen bir iktidara tertemiz, sapsağlam demek mümkün müdür?"
[GÜNDEMDIŞI KONUŞMADAN NOTLAR]