Muzaffer Tezel
Yeni Haber Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Yıllar önce Yeni Asır Gazetesinde çalışırken gazetem tarafından görevli olarak Genelkurmay Başkanlığının düzenlediği Güneydoğu gezisine katıldım.
İzmirden Ankaraya THY yollarının uçağıyla yola çıktım ve Yeni Asırın Ankara temsilcisi (Şu anda da aynı görevi sürdürüyor) Şebnem Bursalının talimatı ile beni havaalanında bir gazete aracı karşıladı ve Ankaranın önemli otellerinden birinde kaldım.
Ertesi gün sabah çok erken bir saatte Ankaradan askeri bir nakliye uçağıyla diğer yerli ve yabancı gazeteci arkadaşlarım ile birlikte Ankaradan Diyarbakıra doğru yola çıktık. Uçakta sonradan önemli bir gazeteci olan Işın Gürel de vardı.
Ülkemizin ve dünyanın önemli gazetecileri ile birlikte olmak beni çok heyecanlandırmıştı ve gazetem bana bu görevi verdiği için ayrıca ben de çok gururluydum.
Uçakta Hollandalı bir gazeteci son teknoloji ürünü olan fotoğraf makinaları ile dikkat çekiyordu. Bu gazeteci - şimdi ne yazık ki adını unuttum- dünyanın önde gelen savaş muhabirlerinden biriydi. Dünyanın bütün savaş bölgelerinde görev yapmış ve çektiği fotoğraflar yine dünyanın önde gelen gazete ve dergilerinde yayınlanıyordu.
Bu gazetecinin sağ elinin işaret parmağındaki büyükçe taşlı gümüş bir yüzük dikkatimi çekti. Fotoğraf makinesindeki deklanşöre bu parmağıyla basıyordu. Yolumuz uzundu ve gazeteciler birbirleriyle sohbete başladılar. Ben de bu meslektaş sohbetleri arasında bu Hollandalı gazetecinin işaret parmağındaki yüzüğün hikayesini öğrendim.
Bu yüzüğün dramatik hikayesi şöyleydi:
Yıllar önce uluslar arası bir haber ajansında görevli savaş muhabiri bu Hollandalı gazeteci ve rakip haber ajansında çalışan İngiliz meslektaşı Afrikada bir yere görevli olarak gitmiş. Bu Afrika ülkesinde iç savaş varmış ve bu iki gazeteci iç savaşın dehşetini yansıtan fotoğrafları gazete ve dergilere gönderiyorlarmış.
Görevlerinin ikinci haftasında iki ateş arasında kalmışlar ve İngiliz gazeteci gelen bir kurşunla ağır şekilde yaralanmış ve arkadaşları tarafından hemen hastaneye kaldırılmış. Ancak İngiliz gazeteci hastanede görevli doktorların tüm çabalarına rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetmiş.
Olayı haber alan eşi ise eşinin ölüm haberi üzerine hemen İngiltereden bu Afrika ülkesine gelmiş. Hollandalı gazeteci en iyi arkadaşının görev sırasında ölümü yüzünden çok üzgünmüş.
Eşi ikisinin de çok iyi arkadaş olduklarını bildiğinden eşinin parmağındaki yüzüğü çıkarmış ve bu Hollandalı gazeteciye vermiş. Hollandalı gazeteci ise arkadaşının anısını yaşatmak için yüzüğü fotoğraf makinasındaki deklanşöre basmak için kullandığı işaret parmağına takmış. Çünkü her deklanşöre bastığında arkadaşı için fotoğraf çekiyormuş.
İşte arkadaşlık ve dostluk böyle bir şey. Ben de İzmlirli bütün gazeteci meslektaşlarımın aynı bu yüzük hikayesindeki gibi dost olmasını diliyorum. Çünkü her şey gelip geçici, önemli olan dostluklar.
Saygılarımla...
Not: Bu gezide Irak, İran ve Suriyedeki bütün sınır karakollarını gezdim ve oralarda vatan aşkıyla görev yapan Mehmetçiklerin yaşadıklarını gördüm. Yaşadıklarım ise Yeni Asır Gazetesinde yayınlandı. Dizideki logoda ise ben boynumda fotoğraf makinası ile PKKnın yaptığı baskında vatan evlatlarının şehit olduğu Üzümlü Karakolunun önündeydim. Yine bu gezide Amerikan Çekiç Gücünün PKKlı teröristlere attığı ilk yardım paketlerini gözlerimle gördüm.
mutezel@yahoo.com*