Spor ve alkol yanyana
Yazar: Tufan Atakişi
Başlık ilginç. Ancak sportif anlamda gerçek. Üstelik tıbbi bir yaklaşım da değil.
Stad: Yusuf Tırpancı. Yeşilova'da Dyo fabrikalarının hemen arkasında. Delik deşik tel örgülerle çevrili, zemindeki toprak, geçtiğimiz günlerde yağan yağmurun da etkisiyle balçık çamur.
İzlediğim müsabaka ise, hiçbir can ve sağlık güvenliği olmayan, 15-16 yaş grubunu bünyesinde barındıran, C (Yıldız) Genç İzmir İl Bölge Finalleri'nin yapıldığı bir futbol maçı.
Stadı bulmam biraz zaman aldı. Stadı gösteren okları takip ettim, kayboldum. Belki de bu benim zeka yaşımla ilgili. Maç listesinde Yusuf Tırpancı Stadı diye yazınca, insan karşısında ciddi bir tesis bulacağını zannediyor!
Köşeyi dönünce, daha stadı görmeden kokoreç ve köfte kokuları sizi hemen cezbediyor. Karşınıza stad beklentilerinizi dumura uğratacak türden bir alan ve kişiler çıkıyor. Futbol maçını izlemek için 50 bilemediniz, 100 kişilik tribüne doğru yöneliyorsunuz.
Bagajları sahaya doğru açık 5-6 otomobil, araçların kaportalarına serilmiş gazete kağıtları ve üzerindeki domates, salatalık, peynir, kokoreç ve köfteden oluşan mezeler dikkatinizi hemen çekiyor. Ellerindeki bira şişeleri ile taraftarların, futbolcularla olan aşırı ilişkileri(!) sizi oldukça ürkütüyor. Nereye geldiğiniz tam olarak çözemiyorsunuz.
15-16 yaşındaki çocuklarımızın futbolunu izledikçe ve maçın tansiyonun giderek arttığında, ister istemez gözünüz sağa sola takılıyor. Tahrik var mı diye? O zaman bagajları açık araçların ne işe yaradığını ve yanındaki, ten renkleri kırmızıya dönmüş insanların bağırış- çığrışları hemen dikkatinizi çekiyor. Üstelik ellerindeki sık sık boşalan ve dolan bira şişeleri, kokoreçten oluşan mezeleri ile.
Bu kişilerin, çocuklarının da maçta oynadıklarını üzülerek fark ediyorsunuz. Onlar belki de aynı zamanda kulübün yöneticileri. "Haydi oğlum" diye yapılan tezahüratın giderek "İndir yere, o o...... çocuğunu" sloganları kulaklarınızı tırmalıyor.
Saha da mücadele etmeye çalışan 15-16 yaş grubu futbolcu babalarının, damarlarında dolaşan kandaki alkolün promil oranı yükseldikçe, sloganları daha da tahammül edilemez boyutlara ulaşıyor.
Hakem de verdiği her kararda nasibini fazlasıyla alıyor.
Maç Allah'tan berabere bitiyor. Buna rağmen soyunma odalarının olduğu yerde, birbiriyle itişen kakışan 40-50 yaşlarındaki 20-30 veliyi de görünce moraliniz iyice bozuluyor.
Sporcularınızı sağ salim otobüse bindirdikten sonra derin düşüncelere dalıyorsunuz: Biz futbol sporunu çocuklarımıza ne için yaptırıyoruz?
Ancak Stadı (!) yüzleri gülerek terkedenler de var: Köfteci ve kokoreççi. Belki de biraları satan bakkal.