kent

Agah Agamemnon

Ya Şükran Emin Aydoğan!

Yazar: kent
Bu köşede zaman zaman değinirim...
Sahip oldukları koltukları, makamları, unvanları, ekranları, köşeleri halkı için kullananlarla kendi çıkarları için kullananları yazarım.
Onlar kendilerini bilirler; yazıyı okuyup "Bu benim" diye sinirlenirler.
Ama aymazlıkla, çıkarcılığın yolunda ısrarla yürümeye devam ederler.
Çünkü devir onların devridir; bu devirde geçer akçe sesinin sahibinin karşısında yalanmaktır.
El pençe divan durmaktır...
Böylelerinin dışında, bir de gerçekten alnının teriyle kazanan; ekmeği gözünün nurunda ve kaleminin ucunda olan insanlar var.
Mesela Emin Aydoğan...
Ege TV'de bir kameramanmış kendisi.
Bizim çocukluğumuzun ve gençliğimizin geçtiği Kemeraltı'na, işte o alın teriyle ve göz nuruyla küçük bir katkı koymak istemiş.
Cumhuriyet Gazetesi'nin Ege ekinde, fotoğraf sanatına hakim bir kalem tarafından yazılan haberde okuduğum kadarıyla; Emin Aydoğan, son zamanların en ilginç sanat olayına imzasını atmış.
Bizim gençliğimizde ne kadar yersen ye lezzetinden doyulmaz yemeklerin yapıldığı ve şimdi tarih olan Şükran Lokantası'nın bulunduğu yerde faaliyet gösteren Şükran Oteli'nde bir sergi açmış.
"Otel ve diğerleri..."
1900'lü yılların ilk çeyreğinden bu yana hareketin merkezi Kemeraltı'nda, Meserret'in hemen karşısındaki bu otelde sergi açmak fikri bir kere muhteşem...
Hatırladığım kadarıyla, burada büyüklerimizin gittiği eski valilerden Hasan Paşa'nın adını taşıyan bir kahve de bulunuyordu.
Herkesin bu tip projelerde, birilerinin "ardında" sponsorluk için kuyruk olduğu bir ortamda; Aydoğan İzmir esnafının ve Kemeraltı Esnaf Derneği'nin manevi desteğiyle bu sanat olayına imza atmış.
Öncelikle "Helal olsun" demek her İzmirlinin görevi olmalı.
Açıkçası parayı verenin konuştuğu ve sesini duyurduğu bu rezil medya ortamında; Emin Aydoğan, sanat hayatında "kendinden emin" ve başarıya çıkan bir yol açmış.
Ege TV'deki haberde de denk geldim.
Aydoğan'ın "ilk kişisel sergisi" de olsa, çektiği fotoğraflardan edindiğim izlenim, onun gözünün sanki "yüz sergi açmış bir sanatçının gözü"nden farksız olduğuydu...
Şükran Oteli'nden Kemeraltı'na açılan karelere, yalnız otel insanlarının sıcak muhabbetlerinden, yaşamın bazen iliklerimizi donduran bunalımına; insan ve mekan hüznünü yansıtmıştı Aydoğan...
İyi de yapmıştı...
Şimdi İzmir'de her övdüğünün akıbeti tartışmalı hale gelen Hıncal Uluç'a bu köşeden seslensem ve desem ki:

Hadi, ne kadar aklayıp paklasan da, yaldızlasan da bir türlü gidişine engel olamadığın "Yeni Asır'ın Osmanı"nı yazacağına...
Ya da üçüncü sınıf mahalle düğününden bile coşkusuz bir festivali organize edip bununla övünüp duran; başında bulunduğu televizyonun logosunu değiştiren ama mikrofonlarını unutan İzmir'in "dublörü"nü öveceğine...
Hadi gel İzmir'e, Şükran Oteli'ne, Emin Aydoğan'ın karelerini gör de; hayatında bir kez bile şişirmediğin gerçek bir övgü yazısı kaleme al.


Çok mu düş kurmuş olurum?
İzmirliler bu sergiyi mutlaka görmeli.
Görmeli ki, hayatlarından kayıp giden bir yıldızı, yani Kemeraltı'nı, yeniden parlatabilsinler.
Hepinize iyi haftalar...





Bu Kategorideki Diğer Haberler

Hisarönü'nün güler yüzlü kumaşçısı: Cavit Kalankan

Hisarönü'nün unutulmaz kumaşçısı Cavit Kalankan, bir dönem İzmir sosyetesinin uğrak yeri Cavit Tuhafiye'nin kepengini 1963 yılında açmış. 1928 yılında İzmir'de doğan, çocukluğ... Devamı

Kemeraltı gibi renkli ve hareketli bir İzmirli: Şencan Fotocan

Yıl 1941. Kemeraltı'nda sayıları bir elin parmaklarını geçmeyecek fotoğrafçılardan biri olan Foto Can'ın önünde çekilmiş siyah beyaz bir fotoğraf. Askılı şortu, kısa beyaz çorapl... Devamı

Türkçe'yi ve Nazım'ı çok seven Rus Türkolog

Milliyet Gazetesi’nin 19.08.1965 tarihli sayısından “İzmir, Özel” mahreciyle yayınlanmış bir bir haber...  ”Fuar yarın açılıyor: Bu yılki fuarın parolası : Dünyada bar�... Devamı

Bir gazetecinin unutmaya kıyamadıkları

İzmir'de doğmuş, uzun süren meslek yaşamı boyunca önüne gelen tüm tekliflere karşın İzmir'den kopamamış bir meslek büyüğümüz, gazeteci Haluk Cansın ile söyleştik...  Hal... Devamı