Korku imparatorluğu
Yazar: Ümit Yaldız
Öyle kritik ve öyle manidar bir süreçten geçiyor ki güzel ülkem.
Ergenekon'un her dalgasında yaşanan tutuklamalar manidar.
Yapılan kazılarda ortaya çıkan mühimmat manidar.
Bazı kesimlerin el bombası bulunca sevinip, tarihi testi çıkınca üzülen tavırları manidar...
Ele geçen krokiler, suikast planları son derece manidar.
Ergenekon'un komik tanığı Tuncay Güney'in açıklamaları manidar,
Askerin suskunluğu manidar,
Ekonomik krizin son yılların en yüksek noktasına ulaşmasına karşın, konuşulmuyor olması manidar.
İsrail Başbakan'ının "BOP Eşbaşkanı" olarak tanımlanan Başbakan Erdoğan'la Ankara'da yaptığı zirvenin hemen ardından Gazze katliamı için düğmeye basması manidar.
Erdoğan'ın katliama karşı sergilediği sert tavır ayrıca manidar.
***
İzmir'e dönersek,
Başbakan'ın Taha Aksoy'u aday göstermesi manidar...
Bayraklı'da gökdelen müteahhidi Selim Gökdemir'in aday yapılması manidar.
Dünyanın en büyük arsenik tesislerini dört ay gibi kısa sürede devreye sokan İzmir'de AKP'nin birinci seçim stratejisinin hala arsenikli su olması manidar.
Başbakan'ın ağır eleştirilerine maruz kalmasına rağmen Başkan Kocaoğlu'nun sessizliğini koruması manidar.
Ve en manidarı ise Şeboy'un gözaltına alınması.
AKP'nin Buca belediye başkan adaylığı teklifini geri çevirip, farklı partilerin büyükşehir adaylığı için adı geçen Cemil Şeboy'un gözaltına alınma tarihi son derece manidar.
"Neden şimdi?" soruları ister istemez soruluyor sokakta.
Ve bulunan yanıt şu:
AKP'de gözden çıkarıldı ve düğmeye basıldı.
***
Tüm bu manidar gelişmeler güzel ülkemin Deniz Baykal'ın da altını çizdiği gibi korku imparatorluğuna dönüşmekte olduğunu düşündürüyor insana.
Kendi adıma ben korkuyorum.
Her sabah yeni gözaltılar, kazılar, gündemi 360 derece değiştiren olaylar.
Korku imparatorluğunu pekiştiren unsurlara gelince;
İktidara karşı muhalefet eden kalemlerin susturulması, muhalif herkesin bir gerekçeyle gözaltına alınması,
Demokrasinin vazgeçilmez unsuru medyanın iktidara karşı yandaş-karşıt savaşına tutuşması,
Yargı bağımsızlığının ayaklar altına alınması, Türk yargısının en saygın adamı, AKP'nin baş belası Sabih Kanadoğlu'nun "Danıştay saldırısı, Cumhuriyet Gazetesi'ni bombalamak" gibi adi bir suçla yargılanması...
Sıradan vatandaşın bile cep telefonuyla konuşurken, "Acaba dinleniyor muyum?" endişesine kapılması,
Ve de kimin at kimin it olduğunun anlaşılamaması... At iziyle it izinin iyice karışması...
Devlet içinde "Derin" ve "F tipi" yapılanmaların savaşması...
Fillerin tepişmesi, çimenlerin ezilmesi....
Daha ne olsun.
İşte size korku imparatorluğu...