Agora-Kadifekale aksı ve İzmir'in Roma Tiyatrosu
1930 yılında ortaya çıkarılan Agora, varlığı uzun yıllardır bilinen, ancak son yıllarda ortaya çıkarılması için yoğun çaba harcanan Roma Tiyatrosu, Kadifekale, Sütveren Tanrı Annesi adı verilen su kültü/ayazma, Emir Sultan Türbesi, camiler, yatırlar, kiliseler, stadyum hep bu bölgede yer alan kalıntılardır. İzmirin kültür mirası burada yatmaktadır.
24 Ekim 1930 gecesi İzmirin o meşhur gök gürültülü, şimşekli ve yıldırımlı haliyle gökyüzü sanki patlarcasına yarılır. Belki de yüzyılın sel felaketine maruz kalır İzmir. Namazgâh olarak bilinen ve kullanılan bugünkü Agora kazı alanı içinde bulunan bir çitlembik ağacı devrilir ve ağacın köklerinin boşalttığı yerde açılan boşluğun altında kalıntı olduğu anlaşılır. İzmirin unutulmaz valisi Kazım Dirikin talimatıyla başlatılan çalışmalar sonunda toprak altından bir Agora ortaya çıkar. Selahattin Kantarın başkanlığında ve İzmir Cezaevinde yatan mahkûmların çalıştırılmasıyla kazı işleri başlatılmış olur...
"Bu aks üzerinde hiç kuşku yok ki en değerli kalıntılardan birisi de İzmirin Roma Tiyatrosudur... Bu tiyatro ile ilgili çok şey söylenmiştir ama çok şey yazılmamıştır. Yazılı kaynaklar, birçok konuda olduğu gibi tiyatro konusunda da yazılı kaynak bırakanlar seyyahlardır... Tiyatro ile ilk yazılı bilgi aktaran isim, Fransız Diplomat Balthasar de Monconys olmuştur. 1648 yılında 37 yaşındayken İzmire de uğrayan Monconys, bize tiyatroya ilişkin ilk bilgi aktaran ve görece en sağlam haliyle gören ilk kişidir.
Berg ve Walter ikilisi 1917 yılı boyunca tek tek evlere girerek tiyatro üzerine ayrıntılı bilgi toplamaya çalışırlar. Verili tarihsel bilgileri tersine çevirecek derecede bulgular saptarlar. Yani tiyatronun Büyük Vezir Hanın yapımında kullanıldığı tezini çürütecek şekilde bilgiler ortaya koyarlar. Ancak bir talihsizlik yaşanır; derledikleri tüm bilgileri ve çizimleri Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Büyükelçiliği aracılığıyla bir kurye ile Viyanaya gönderilmek üzere kendilerine teslim ederler. Bu belgeler günümüze kadar bir daha ortaya çıkmamıştır. Berg-Walter ikilisi ellerindeki notlardan yeniden bir çalışma yaparlar ve bugün elimizde bulunan tek ve biricik kaynağı ortaya koyarlar.
Bu çalışmayla amacımız bugüne kadar göz ardı edilmiş olan bir değerli yapı kalıntısına dikkat çekmek, var olanı saptayarak koruma altına almak ve daha sonra rahat bir ortamda yapılacak çalışmalara hazırlanmış bir dosya bırakmak olmuştur. Burada yapılacak bir kazı sonunda antik kalıntı bakımından yoksul olan İzmir, hiç olmazsa büyük bir öneme sahip bir kalıntıya kavuşmuş olacaktır.