Doğduğum, doyduğum ve yaşadığım her yerin tarihine ve günceline merak duydum ve merak duydukça araştırdım. Araştırdıkça bulduklarımı, öğrendiklerimi paylaşmayı ilke edindim ve ben bu paylaşımı sevdim. Güzelbahçe kitabı da böyle oldu. Sevgili Mehmet Özbek’in, “İlhan Abi, bize yaşadığımız yeri öğrettin ve tanıttın. Bilmediklerimizi gözlerimizin önüne koydun” demesi bunun ödülü değil midir?

Görev gerçekten halk tarafından veriliyor... Zaten makbul ve anlamlı olan da budur. Payamlı Köyü’ne taşındığımda, köylülerim kooperatif kurmam talebinde bulundular. İnsanların bulundukları koşullar, yaşamları için olmazsa olmaz gereksinimleri yılların içinden damıtarak ortaya çıkarmıştır zaten. Payamlı ve Küçükkaya köylülerini örgütleyerek SS Payamlı ve Küçükkaya Köyleri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi 2003 yılında böyle ortaya çıktı. İlk yıllarında kendi öz kaynaklarıyla arsa satın alabilen bir kooperatif bu istek ve irade ile insanların yüzüne mutluluk kondurdu.

Köylülerim bir yıl sonra artık köyümüze muhtar olman gerekir dediler. 2004 yerel seçimlerinde muhtar seçtiler. Ben bu beş yıllık süre içinde kamu kaynaklarını doğru kullandığınız zaman neler yapılabileceğini gördüm. Kamu kaynaklarıyla topluma hizmet etmenin nasıl haz verici bir boyutu olduğunu gördüm ve yaşadım.

Ben aslında Payamlı Köyü’ne hem araştırmalarını sakin bir ortamda sürdürmek hem de kır-köy yaşamı kurmak üzere tasarlamıştım köyde yaşamayı. Ama halkın ve insanların talebi karşısında duyarsız kalamıyorsunuz. Hem muhtarlık, hem kooperatif başkanlığı yaptım hem de araştırmalarımı mümkün olduğunca devam ettirdim. Çünkü Payamlı’ya 2000 yılında taşındıktan sonra bugüne kadar 14 kitap yayınlayabildim (Toplamda 24 kitap).

Payamlı Köyü’nde imece uygulaması ve kamu kaynaklarını birleştirerek yaptıklarımız Güzelbahçeliler tarafından takdir edildi ve 2009 yılında belediye başkan adayı olmam konusunda baskı ve talebi getirdi. Hizmet, dürüstlük ve sıcak ilişkiler yerel yönetimlerde insanların üç temel düsturudur. Bunları gören ve yaşayan insanlar sizi kucaklıyor ve bütünleşiyor. Unutulan imece geleneği bile rahatlıkla yeniden yaşam bulabiliyor...

Onun içindir ki, 2009 yılında var olan koşullarda, kasaba politikalarının dayanılmaz hafifliğine rağmen, İzmir’de DSP’nin en yüksek oranda oy alan (yüzde 11,5) belediye başkan adayı olabiliyorsunuz. İnsanların güvenini kazanmak, onları adil olduğunuza inandırmak ve hizmet edeceğinize kanaat getirmelerini sağlamak duygu yoğunluğunu beraberinde getiren durumlardır.

Hele hele tarihini ve güncelini yazdığınız bir yerin yerel yönetimine talip olmak, insanlarını, sokaklarını ve köylerini kılcal damarlarına kadar tanıdığınız; tozlu yollarını arşınladığınız, selam verdiğiniz veya aldığınız hemşerinizden bir gülümseme bir tebessüm görmek böyle bir göreve talip olmanın keyifli ve mutluluk verici yanıdır.

Siyaset anlayışım ve yerel yönetimler

Siyasal partiler parti program ve tüzüğü ile var olurlar. Örgüte üye olan her partili bu program ve tüzüğü partisinin iktidarında yaşama geçirmek için mücadele eder. Partinin temel amacı da yazılı olarak kamuoyuna açıkladığı ve halka taahhüt ettiği bu siyaset anlayışını iktidara taşımak ve bu vaatlerini ülkenin refahı, halkın huzuru için yaşama geçirmektir.

Günümüz siyaset ortamında merkezi iktidara giden yolun yerelden geçtiği, yerelde halkı ülke çapında mutlu ve huzurlu yapmayı başaran ve ardından refaha kavuşturan partinin yerel yönetim deneyimi onu iktidara taşıyan yol gibi görünmektedir. Özellikle ülkemizdeki durum böyle görünmektedir.

Siyasi partiler, parti üyeleri aracılığıyla halka örnek olmak suretiyle ve bu üyelerin yazılı metinlerde tarif edilen nitelikleri kendi yaşamlarında uygulamasıyla yani eylem ve söylem birliği içinde olarak kendilerini halka anlatmış olurlar. Çünkü yerel yönetimler halka en yakın olan, halkın sorunlarına yerinden çözüm üretmekle sorumlu olan kamu örgütlenmeleridir.

Cumhuriyet’in kuruluş ideolojisine ve evrensel sosyal demokrasinin ilkelerine sahip olan Cumhuriyet Halk Partisi için de öncelikle ve özellikle yerel yönetimlerde başarılı olmak zorunluluğu vardır. Bu başarı sadece seçim kazanmak ve sandıktan çıkmak başarısı değildir. Sahip olduğu program ve tüzük çerçevesinde yerel yönetim anlayışını egemen kılmak, savunduğu değerleri halkın refah ve mutluluğu için yaşama geçirmek asıl başarı ölçütü olmalıdır.

Bu anlamda önümüzdeki yerel seçimler daha bir önem kazanmaktadır. Sosyal demokrat belediyeciliği kurmak ve işletmek, diğer partilerden farkını ortaya koymak, bireysel özgürlükleri yerel demokrasiyi kurmaya çalışarak hayata geçirmek, yurttaşın her anlamda örgütlenmesini sağlayarak güçlü bir toplum yapısı ortaya koymak, toplumun kültürel değerlerini korumak ve geliştirmek, eşitlikçi bir yerel yönetim anlayışı ile toplumsal barışı kurmak ve korumak, yerelde ekonomik sorunlara çözüm üreterek halkın refaha kavuşmasını sağlamak Cumhuriyet Halk Partisi’nin sadece Güzelbahçe’de değil, yerel iktidar olduğu her yerde yaşama geçirmesi gereken siyaset olmalıdır.

Bu değerleri üretmek, geliştirmek ve yaygınlaştırmak için CHP’nin her türlü üretilmiş yazılı metni vardır. Gerekli olan sadece yerel iktidarı bu söylem ve eylem ile birleştirmektir.

Cumhuriyet Halk Partisi Tüzüğü’nün 4. maddesi şöyledir:

“Siyasal Yaşam Anlayışı
Cumhuriyet Halk Partisi’nin üyeleri için siyasal yaşamda görev almak, onurlu bir toplum hizmetidir.
Siyasal görevler, özel çıkarlar için kullanılamaz.
Siyasal yaşamda etkinlik kazanmak için kimseye kişisel yarar sağlanamaz.
Toplumsal ve siyasal yaşamda erdemli olmak, erdemliliği savunmak, korumak ve gerçekleştirmek Cumhuriyet Halk Partili olmanın ön koşuludur.”

Yukarıdaki siyaset anlayışı benim siyasal andımdır! Güzelbahçe’de yaşama geçirmek, sosyal demokrasinin halka dayanan ve halkın refah ve mutluluğunu sağlayan niteliklerine öncelik vermek için kentlisiyle, köylüsüyle; sosyal, siyasal ve kültürel yapısıyla kılcal damarlarına kadar tanıdığım, bildiğim ve sevdiğim bu ilçeye Cumhuriyet Halk Partisi’nin tüzüğünün 4. maddesindeki değerleriyle hizmet etmek için Güzelbahçe Belediye Başkanlığı’na aday adayıyım... Takdir hemşerilerimin ve örgütümündür...