Her İzmirli gibi Nemesis adıyla Büyük İskender'e atfedilen o ünlü efsane sayesinde tanıştım. Hani Pagos eteklerinde avlanırken çınarın altında uyuyakalan imparator İskender'e rüyasında İzmir'in Nemesislerinin "Yeni Smyrna'yı burada kur" dedikleri efsane...
Bazı malumatfuruşlar tarafından "İntikam ve Gazap Tanrıçası Nemesis" (!!!), nymphe/su perisi olarak adlandırılmış ve İzmir ile ilgili birçok yayında bile bu şekilde anılarak böylesine bir yanlışın kitleler tarafından mutlak doğru olarak algılanmasına yol açılmıştır. Rahmetli Şükrü Tül'ü bile çileden çıkartan bir durum olmuştur bu!...
Efsane gerçek midir, değil midir, bilmiyoruz. Çünkü İskender'in İzmir'e geldiğine dair somut bir kanıt elimizde yok. Efes'e geldiğini ve İzmir'e kumandanını gönderdiğini biliyoruz. Peki, efsane nereden kaynaklanıyor? İzmir'de basılan bir sikkeden... Sikke üzerinde İskender'e atfedilen yukarıdaki efsanenin tasviri var... Bu efsaneden İzmir için iki sonuç çıkarabiliriz:
Birincisi, Amazon'un ilk İzmir'in kurucusu olduğu genel kabul gören efsaneyi alırsak böylece İzmir ikinci defa bir kadın tarafından kurulmuştur.
İkincisi ise, İzmir'e özgü olan Çifte Nemesis kültünün biri cezalandıran diğeri mutlu eden nemesislerin varlığını bu efsaneyle somutlaşmış olarak görebiliriz.

İzmir'in Pagos eteklerinde kurulmasını isteyen Nemesis'in, insanın ve insanların geleceğini mutlu olma yolunda kurgulayan Nemesis'in varlığının göstergesi olarak kabul edebiliriz. Bu efsaneyle kurulan Smyrna 2300 yıldır aynı yerde kesintisiz varlığını sürdürmektedir.
Ayrıca bu efsaneyi ve kahinin "Yeni Smyrna'da yerleşecek olan Smyrnalılar, eski kente göre üç-dört kat daha fazla mutlu olacaklardır" biçimindeki yorumunu kitleleri yeni bir şeyi yapmaya motive etme bağlamında düşünebiliriz...
Nemesis ve Cemil Meriç
Ancak benim Nemesis ile ikinci defa, beni etkileyen cümlelerle karşılaşmam Cemil Meriç sayesinde olmuştur. Çok şey öğrendiğim ve benim düşünce dünyamı sarsan Cemil Meriç'in Nemesis'e hitaben yazdığı o güzelim tirat aracılığıyla daha yakından ilgilendim. Türkiye entelijansiyasının mutsuz ettiği, acı içinde kıvrandırdığı ve buna rağmen gözlerinin son nuruna kadar aydınlanma ışığını söndürmeyen Cemil Meriç'ten. Meriç'in karanlığa haykırdığı büyük çığlıktan; Nemesis'e, insanları yaptıkları hatadan/günahtan ve yanlıştan dolayı cezalandıran İntikam ve Gazap Tanrıçası'na meydan okuyan o muhteşem tiratından. Attila İlhan'ın bile yanlış yerde durduğunu söyleyerek uyardığı, ama yine de takdir ettiği Cemil Meriç'ten.

Cemil Meriç, gözlerinin ışığını alan ve kendisini 38 yaşında kör bırakan Nemesis için şöyle der:
"Sessiz, uyuşuk, kendi kendine yeten bir hayat. Ve ebediyete yönelen bir ihtiras, ebediyete ve kainata, Kelimeler dünyasının sultanı olmak, zindanımda, hayır fildişi kulemde, sanatın ve düşüncenin gökdelenlerini inşa etmek... Kader buna imkan vermedi. Nemesis'in parmakları gözlerime uzandı." (Mektuplar, 15.10.1966)
Meriç, "Kelime" başlıklı yazısında da Nemesis'e şöyle seslenir:
"Bir adam Meçhule tırmanıyordu. Sisyphe'e benziyordu uzaktan. Bir adam Meçhule tırmanıyordu topraktan. Arkası uçurum, yanları duvar. Kaç sabah güneşle selamlaştılar, kaç akşam yıldızlar feneri oldu, bilmiyor.
Koro
Olemp'e yalnız gidilmez. Kervanla çıkılır yola. Bin çıkılır, bir varılır; bir çıkılıp bir varılmaz. Olemp'e yalnız gidilmez.
Ve adam tırmanıyordu. Musa'nın gözünü kamaştıran nur, kavurdu gözbebeklerini.
Koro
Kayaya çaktılar Promete'yi, Homer'i karanlığa gömdüler, Tanrılara yaklaşan, Nemesis'in gazabına uğrar.
Adam haykırdı: Nemesis, Nemesis! Yıldırımlar gibi ulu çınarlara musallat Tanrıça... Ben ne Olemp'in sırlarını fâşeden bir yarı-Tanrıydım, ne erguvanlar içinde doğan bir prens. Ama madem ki, parmakların bana kadar uzandı, madem ki beni hışmına layık gördün, seni utandırmayacağım. Ya ölüm boğacak şarkılarımı, ya elimden aldığın dünyadan daha muhteşemini yaratacağım.
Ve Meçhule tırmanan adam Kelime oldu."
Evet Nemesis, antik dünyanın İntikam ve Gazap Tanrıçasıdır. Meriç de modern dünyada Nemesis'i unutmamış ve körlüğünü Nemesis'in gazabı olarak görmüş ve İzmir'de 1000 yıldan fazla hüküm sürmüş Nemesis'e rağmen Kelime olmayı başarmıştır!
Nemesis antik İzmir'e damgasını vurmuş, bugün bile pek çok karanlık yönü aydınlatılmamış bir tanrıçadır. Klasik, Hellenistik ve Roma dönemlerinde kesintisiz olarak İzmirliler için var olmuş ve şehrin koruyucusu olmuştur. Efes'in Artemis'i varsa, İzmir'in Nemesis'i vardır yani.
Nemesis: Ortaya çıkışı ve Greko-Romen dünya

Nemesis'in Yunan mitolojisinde en eski kişileştirmelerinden olduğu kabul edilir. O gecenin kızıdır. Zeus ona zorla sahip olur ve bu ilişkiden Troya Savaşı'nın müsebbibi olarak görülen Helena dünyaya gelir. Yani Helena, Zeus'tan olma, Nemesis'ten doğmadır...
Nemesis için bir başka kült merkezi olan Rhmanus Nemesisi ise Okeanus'un kızıdır. Yani Nemesis tek ve genelgeçer değildir. Yöresel farklılıklar gösterir. Gerek verilen önemin büyüklüğü gerekse heykel ve tasvirlerinde elinde veya yanında bulunan sembol ve simgeler bağlamında değişiklikler/farklılıklar söz konusudur.
Nemesis'in ilk yazılı kayıtlarda somut olarak ortaya çıkışı Hesiod'a dayanır (Homeros'un İlyadası'nda da geçmesine rağmen henüz güçlü bir kişileştirme değildir). Hesiod'un Theogoniası'nda (Tanrıların Doğuşu) Nemesis, ete kemiğe bürünmüş olarak zikredilir (İ.Ö. 8. Yüzyıl).
Nemesis, Tyche'nin akrabasıdır. Ancak Tyche daha çok ölüler dünyasında söz sahibi olurken, Nemesis yaşayan insanların gelecek ve kaderleriyle ilgilidir.

Yunan ve Roma dünyasını kapsayan coğrafya içinde üç kült merkezi bulunmaktadır: Bunlar Rhamnous (Attika), İskenderiye (Mısır) ve İzmir 'dir. Bu merkezlerin dışında çok sayıda kentte Nemesis kültü ayrıca yer almaktadır.
Bu üç kült merkezinin yanı sıra bölgede Nemesis adına tapınak yapmış veya kesilen sikkelerde Nemesis tasviri kullanmış çok sayıda şehir bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır: Ephesos, Milet, Kolophon, Samos, Temnos, Lesbos, Laodikeia, Hierapolis, Philadelphia, Thyatira, Aphrodisias ve daha çok sayıda başka kent.
İzmir'in çifte Nemesisi

Nemesis'e genel olarak tek bir Tanrıça olarak saygı gösterilmiştir. Hemen hemen bütün Nemesis kültü bulunan ve kült merkezi olan şehirlerde Nemesis tek olarak inanç dünyasında yer almıştır. Bunun tek istisnai durumu İzmir için geçerlidir. İzmir'de Nemesis çift olarak kabul edilmiş, inanılmış, İzmir sikkelerinde -tek olarak tasvir edilmesinin yanı sıra- genellikle çift Nemesis olarak tasvir edilmiştir.
Nemesis'in çift olarak kişileştirilmesi ise Tanrıça'nın iyi (mutluluk veren/burada İzmir'in kuruluş efsanesini düşünebiliriz) ve kötü (cezalandırıcı/intikamcı) yanının temsil edilmesi olarak düşünülmüştür (Eduard Gerhard). Smyrnalılar Tanrıça'nın bu iki yanını iki ayrı yapıda kişileştirmişlerdir (Bu ikili yapının ortaya çıkışı üzerine tezlerden biridir).
Tezlerden bir diğeri ise Aiol-İon ikiliğinden doğan Çifte Nemesis'tir. Bilindiği gibi Deniz Kavimleri Göçleri (İÖ. 1050-1150) sonrası kurulan Smyrna bir Aiol şehridir ve İonia ile sınırdır. Kolophon'dan kovulan bir grup İonialı Aiol Smyrnası'na sığınır ve şehrin kapısı açılarak kente kabul edilirler. Ancak bir süre sonra Dionysos Şenlikleri için şehir dışına çıkan şehrin sahipleri İonialılar tarafından şehre kabul edilmezler ve Smyrna İon şehri olur! Aiol Nemesisi ile İon Nemesisi bu Çifte Nemesis'in ortaya çıkışının bir başka tezi olarak ileri sürülür.
En eski Nemesis kült merkezi: Smyrna

Bilinen en eski Nemesis kültünün İzmir'de olduğu kabul edilmiştir. Konuyla ilgili yapılan tartışmalar, Posnansky'nin Rhamnus Nemesisi'ni "en eski" olarak tanımlamasıyla başlamıştır. Agorakritos'un eseri olan Rhamnus'taki Nemesis heykelinin (İ.Ö. 5. Yüzyıl ortaları/Son yıllarda yapılan çalışmalara dayanarak Rhamnus Tapınağı'nın varlığını erken İ.Ö. 6 Yüzyıl'a geriye götürmüş olsa da, Pavlina Karanastassis-1994) yapılış öyküsü hakkında da bilgi sahibiyiz. Atina için yapılması istenen Afrodit heykeli için yarışma açılmış ve heykeltıraşlar Agorakritos ile Alkamanes yarışmıştır. Agorakritos yarışmayı kaybedince heykelini satma koşulu olarak Atina'da yerleştirilmemesi ve Afrodit değil Nemesis olarak anılması koşulunu öne sürmüştür. Rhamnus'ta yer alan Nemesis Agorakritos'un bu heykelidir. Dolayısıyla yapılan ikili karşılaştırmalarda Nemesis'in diğer Tanrıçalarla olan benzerliğinin (burada söz konu olan Afrodit benzerliğidir ve bu benzerliğin kaynağı böylece çok açıktır.) önemli noktalarından biri olmuştur.
Oysa yapılan araştırmalar, Bayraklı'daki Smyrna Höyüğü'nde de Çifte Nemesis'in İzmir için önemli olduğu ortaya çıkmıştır. Zaten yukarıdaki ikinci tez de bunu doğrulamaktadır. Burada ilginç olan nokta şudur: Lidyalılar tarafından İ.Ö. 7. Yüzyıl sonlarında Eski Smyrna yakılıp yıkılmasına rağmen (önceleri Smyrnalıların -Strabon'a dayanarak- üç - dört yüz yıl çevrede yaşadıklarına dair bir bilgi vardı) yapılan kazılar Eski Smyrna'da düşük yoğunluklu bir yaşam izi ortaya çıkarılmıştır. Burada ilginç olan nokta, şehrin kuruluş efsanesinde olduğu gibi şehir henüz kurulmadan Pagos eteklerinde Çifte Nemesis Mabedi'nin var oluşudur.
İntikam ve Gazap Tanrıçası olarak Nemesis

Nemesis'in temel karakteristiği intikamcı ve gazap verici olmasıdır. O yaşayan insanların kaderini çizer, belirler ve bu kaderin yol haritasında adaletli olunmasını sağlar. Aslında tek tanrılı dinler öncesinde adaleti sağlamakla ve bunu yaparken intikam ve ceza vermek gibi yöntemleri kullanan en önemli inanç kültüdür. Nemesis sayesinde insanoğlu kişiye ve topluma yanlış yapmayacak, yaptığı takdirde Nemesis tarafından en ağır şekilde cezalandırılacak ve böylece adalet sağlanmış olacaktır.
Ayrıca İzmir şehrinin de koruyucuları arasındadır Nemesis. Şehre kötülük edenler de Nemesis'in gazabına uğramaktan kurtulamayacaklardır!
Nemesis korkusu insanı iyi insan olmaya sevk edecek ve bu korku sayesinde toplum daha az kötülükle karşı karşıya kalacaktır. İzmirliler için bu dönemde Nemesis gazabından korktukları ve onun gazabına maruz kalmamak için şöyle hafifçe sağ tarafa dönerek yere tükürdükleri aktarılan bilgiler arasındadır.
İzmir'in Çifte Nemesis heykeli yapımı

Rhamnus'taki Nemesis heykelinin yapımcısı İ.Ö. 5. Yüzyıl ortalarında heykeltıraş Agorakritos olurken İzmir'in Çifte Nemesis heykelinin yapımcısı ise İ.Ö. 6. Yüzyıl'da yaşamış Sakızlı ünlü heykeltraş Bupalos olmuştur (Bupalos ayrıca İzmir'e bir de Tyche heykeli armağan etmiştir). Hatta buna bağlı olarak sanatçının yaşadığı dönemde yani Eski Smyrna'da da Nemesis kültünün varlığı ileri sürülmektedir. Burada sorulması gereken soru ise 6. Yüzyıl'da yakılmış ve yıkılmış durumda olan Eski Smyrna'daki Nemesis kült merkezine mi yoksa Büyük İskender geldiğinde var olan Pagos eteklerindeki Çifte Nemesis Mabedi için mi Bupalos'un bu heykeli yaptığıdır...
İzmir'in Çifte Nemesis'i ve etkileri

İzmir'in Çifte Nemesis'i şehir sınırlarını aşan bir üne sahipti. Başka birçok şehirde bulunan Nemesis heykelinin İzmir Nemesisi'ne benzerliği bu etkinin bariz işaretleridir. Özellikle Thasos ve Selanik Nemesislerinin İzmir Nemesisi'ne olan benzerliği dikkat çekicidir.
Son zamanlarda yapılan kazılarda İzmir Nemesisi'nin ününün bölge coğrafyasının çok uzaklarına kadar ulaştığını göstermektedir. İspanya'nın kuzeyindeki Asturica bölgesinde yapılan kazılarda İzmir'in Nemesisi'ne ithaf edilmiş bir Nemesis kült alanı ortaya çıkarılmıştır.
Nemesis ile kurulan ikilikler: Adrastea-Nemesis, Tyche-Nemesis, Aidos-Nemesis, Themis-Nemesis, Dike-Nemesis ve diğerleri...
Bu konuda Nemesis ile ilk ve öncü monografik çalışmaların yapıldığı 19. Yüzyıl'da çok sayıda yayın yapılmış ve bu yayınlarda İzmir'in Çifte Nemesis'i ele alınmıştır. İzmir'in bu ayrıcalıklı konumu pek net olarak açıklanmış olmasa da tartışmalar sayesinde yol alındığı kabul edilmelidir.

Ancak Nemesis, üzerinde en çok durulan ve araştırılan bir Tanrıça olma özelliğini kazanmıştır. Başta, Adrastea ve Tyche olmak üzere diğer birçok (Artemis ve Afrodit) tanrıça ile ilgi ve ilişki kurulmuş, nasıl ortaya çıktığı ve bu ortaya çıkış sürecinde diğer tanrıçalarla nasıl bağlantı kurulduğu üzerinde durulmuştur.
Eduard Tournier, ilk Nemesis çalışmalarından birini yayınlayan araştırmacı olarak Yunan dünyasındaki Nemesis algısını "mitolojik", "teolojik" ve "felsefi" olarak üç başlık altında incelemiştir. Yunan ve Roma dünyasındaki etkisini, düşünce, inanç ve günlük yaşam üzerindeki izlerini ortaya koymaya çalışmıştır.
Aşık ile Maşuk arasında Nemesis

Yukarıda da değindiğim gibi Nemesis yerel ve yöresel özellikler göstermiş ve değişik alanlarda kendisine saygı gösterilmiştir. Bunlar arasında hiç kuşku yok ki aşıklar için yardım istenen bir tanrıça olmasıdır. Aslında aşk ile ilgili konular bilindiği gibi Eros ve Afrodit'indir. Afrodit kadınlar, Eros erkekler için konuyla ilgilidir. Nemesis ise bu konuya şu bağlamda ilişkilendirilmiştir:
Aşkına karşılık bulamayan genç erkek veya genç kız, Nemesis'in intikam ve gazap özelliğine dayanarak ondan bu konuda yardım dilemişlerdir. Yardım konusu şöyledir; aşkına karşılık bulamayan genç, Nemesis'ten aşık olunanın başına da karşılık bulamayacağı bir aşka düşürülmesi konusunda yardım ister. Böylece Nemesis'in intikamcı ve gazap verici özelliği aşka da uzanmış olur.
Hıristiyanlık sonrasında İzmir'de Nemesis

İmparatorluğun irili ufaklı kentlerine hatta en ücra küçük yerleşimlere kadar yayılan Nemesis kültü ve inancı, diğer kültlere bakıldığında varlığını en uzun sürdüren olmuştur. Örneğin İzmir'e Hıristiyanlığın gelişi İ.S. 50'li yılların ortası olarak bilinmektedir. Aziz Pionios'un İ.S. 250 yılında tutuklandığında ceza almaması için kendisinden İzmir'deki Nemesis kültüne kurban vermesi istenir. Bu da bize kente Hıristiyanlığın gelişinden 200 yıl sonra bile kentin en güçlü kültünün Nemesis'e ait olduğunu gösterir. Özellikle 3. ve 4. Yüzyıl sikkelerinde hala Nemesis tasvirinin varlığı, bize Nemesis'in İzmir'de ne kadar etkili olduğunu göstermektedir. Roma İmparatorluğu'nda 312/313 Milano Sözleşmesi'yle Hıristiyanlığın bir din olarak kabul edilmesi söz konusudur. İlk kiliseler de (Laodikeia) bu yüzyıla tarihlenmektedir zaten. Buna rağmen, Nemesis kültünün İzmir'de 5. Yüzyıl'a kadar varlığını sürdürdüğü tahmin edilmektedir.
Hıristiyanlığa etkisi konusu ayrı bir araştırma konusu olsa da burada en az 4 Hıristiyan din şehidi azizin adının Nemesius olduğunun ve bu konudaki etkinin altını çizmekte yarar var.
İzmir'deki Nemesis kült alanı

Günümüzde kalıntıları ortaya çıkarılan Nemesis alanı Rhamnus'ta bulunmaktadır. Bir yerleşim bulunmayan antik kent kalıntısı Rhamnus'taki kült alanı, Nemesis Mabedi ile ilgili iyi bir gözlem fırsatı veren bir yerdir. İzmir'deki Hellenistik ve Roma dönemleri kült alanları konusunda henüz kayda değer bir çalışma yapılmamıştır. Baron Osten'in Hadrian Tapınağı, Georg Weber'in Zeus Akraios Tapınağı, Fontrier'in Afrodit Stratonikis Tapınağı ile ilgili lokasyon notlarını bir kenarda tutarsak konu bakir bir konudur.
Murat Kılıç, Nemesis ile ilgili yaptığı çalışmada Nemesis Tapınağı'nın lokasyonu olarak Agora ile Kadifekale arasında geniş bir alanı haklı olarak işaret etmektedir. Ben bir adım daha ileri giderek (ve de temellendirmeye çalışarak) bir başka lokasyon önereceğim.
Bilindiği gibi 17. Yüzyıl'dan itibaren İzmir'e gelen araştırmacı ve seyyahlar, Kadifekale içindeki cami kalıntısını Aziz Yuhanna adına yapılan kilise olarak nitelendirmişlerdir. Oysa yapılan kazılar ortaya çıkarmıştır ki, buradaki zemin kayalıktır ve öncesine ait bir kalıntı izi yoktur.

Ama İzmir'de Yuhanna adına yapılmış bir kilisenin varlığı hep öne sürülmüştür. Özellikle Yuhanna adına yapılan kilise deyince dikkatimi hep Küçük Aya Yani (Aziz Yuhanna) Kilisesi (Agora'nın hemen üstünde, İsmetpaşa İlkokulu avlusunda) çekmiştir. Biz bu kilisenin 19. Yüzyıl ortalarında inşa edildiğini biliyoruz. Ancak 18. Yüzyıl ortalarında Stephan Schulz'un bölge topografyasına dair verdiği bilgiler çerçevesinde burada virane halde bir mabet kalıntısı olduğunu biliyoruz. Buradaki kalıntı yerinde Küçük Aya Yani Kilisesi (muhtemelen yeniden) inşa edilmiştir.
Şimdi burada dikkat çekmek istediğim iki konu var:

1) Büyük İskender efsanesindeki Pagos eteklerindeki su kaynağı ve Çifte Nemesis Mabedi. Bölgedeki en önemli su kaynağı -şimdilik- Sütveren Meryem Ayazması'dır. Ayazma ile Küçük Aya Yani Kilisesi arası 40-50 metredir.
2) İ.S. 250'de Hıristiyan olduğu ve Aziz Polikarp'ı mezarı başında anmak istediği için tutuklanarak ölüme mahkûm edilen Aziz Pionios'un durumu. Kendisine Nemesis'e kurban kesmesi durumunda ölümden kurtulacağı söylenen Pionios, Agora'ya doğu kapısından (yani Tilkilik yönünden) sokulmuş; doğu ve batı kapıları arasında uzanan yol boyunca -yolun her iki yanında yer alan İzmirliler arasından- batı kapısına doğru götürülmüştür. Batı kapısı çıkışına ise Küçük Aya Yani Kilisesi çok yakındır, hemen üstündedir.
Tezim şudur: Hıristiyanlık sonrasında İzmir'de varlığını -önemi artarak- sürdüren Nemesis kültü, İzmirliler nezdinde sahip olduğu önem ve değer de göz önüne alınırsa İzmir'in ilk kilisesi olacak Aziz Yuhanna adına bir kiliseye dönüştürülmüş olmalıdır. Şimdilik sadece kısıtlı bilgiye ama güçlü sezgiye dayanan bir tez...
Kaynakça:
- Head, Barclay Vincent: Catalogue of the Greek Coins of Ionia, Londra 1892.
- Fleischer, Robert: Doppelte Nemesis-Aphrodite? Anatolia 22, 1981-1983
- Karanastassis, Pavlina: Wer ist die Frau Hinter Nemesis? Sonderdruck aus den Mitteilungen des Deutschen Archäologischen Instituts Athenischer Abteilung, Cilt 109, 1994.
- Kılıç, Murat: The cults of Nemeseis and Tyche at Smyrna, TTK Belleten Aralık 2014 sayı 283 içinde.
- Klose, Dietrich O. A.: Die Münzprägung von Smyrna in der römischen Kaiserzeit, Berlin 1987.
- Meriç, Cemil: Bu Ülke, İletişim Yayınları 1992.
- Müller, Karl Ottfried: Handbuch der Archäologie der Kunst, Breslau 1848.
- Pinder, M.: Königlichen Museen/Die Antiken Münzen, Berlin 1851.
- Posnansky, Hermann: Nemesis und Adrasteia, Breslau-1890.
- Rossbach, Otto: Auführlisches Lexikon der Griechischen und Römischen Mythologie içinde Nemesis Maddesi, sayfa 117-166, Cilt 3, Kitap 1, 1897-1902.
- Rossbach, Otto: Göttingische gelehrten Anzeigen, Cilt 1, sayfa222-226, Breslau 1891.
- Tournier, Eduard: Nemesis et la Jalousie des dieux, Paris 1863.
- Welcker, F. G. :Griechische Götterlehre, Cilt 3, Göttingen 1863.