Atina'daki İzmir
İzmir'de oldubittiye getirilerek yıkılmış sayısız yapı vardır. Bu yapılar arasında en çok sözü edilenlerden biri de bir zamanlar şehrin en estetik yapılarından biri olarak gösterile... Devamı
Bu yazıda bunlara örnekler vererek özellikle İzmir'den göç edenlerin toplu yerleşimine sahip olan Nea Smyrni bölgesindeki adlardan söz etmeye çalışacağız.
Atina, geniş bir alana yayılmış bir şehirdir. Şehirde Anadolu'dan taşınıp geldiği açıkça belli olan çok sayıda yer adına rastlanmaktadır. Ancak bu yazıyı çok uzun tutmamak için tüm Atina yerine Pire'den hemen hemen kuzey yönüne doğru bir hayali çizgi çekerek, Akropol merkezli bu çizginin güney batı yönünde kalan alandaki adları aktarmaya çalışacağız. Yani dolaşacağımız bölge Nea Smyrni semti olacak.
Nea Smyrni, yaklaşık 3,5 kilometrekare genişliğinde çok şık yapıların yer aldığı, Atina'nın oldukça bakımlı bir mahallesidir. Semtte yaklaşık yetmiş beş bin nüfus yaşamaktadır. Yukarıda belirttiğimiz gibi Atina şehrinde yaşayanlar 1922 büyük göçü ile gelenleri dışlayınca, özellikle İzmir'den gelenler Pire'ye çok yakın bu eğimli bölgeye yerleşerek oraya Yeni İzmir adını verir. Böylelikle gönüllerinde kalan şehrin adını yaşatmak isterler. Kuruluş yıllarında oldukça fakir bir topluluğun yer aldığı bölgede ilk barınma alanları ahşap parçaları, kartonlar ya da bezlerden yapılma kulübeler olur. İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman işgali ile yaşanan sıkıntılı dönemden ancak savaş sonu kurtulan göçmenler, Yunanistan'ın savaş sonrası aldığı yardımların da katkısıyla imar çalışmalarına başlar. Nea Smyrni bölgesi Atina'nın birçok semti gibi birbirlerini düzgün açılarla kesen yollarla bölünmüş, planlı ve yeşili bol bir semttir.
Anlatacağımız bölgeye büyük bulvardan giriş yaptığımız Büyük İskender Caddesi tanıdık bir spor kulübünün stadyumunun yakınından geçiriyor bizi: Panionios. Panionios Kulübü; İzmir'de 14 Eylül 1890 tarihinde Orpheus Müzik ve Spor Kulübü'ne bağlı olarak Orpheus Smyrni adıyla kurulur. 1893 yılında kulübün sporsever üyeleri spor faaliyetlerini sürdürmek için Gymnasion adıyla yeni bir oluşumla kulüpten ayrılırlarsa da 1898 yılında Orpheus ve Gymnasion adıyla birleşirler. Panionios Futbol Kulübü, göç hareketlerinden sonra burada da faaliyetini sürdürür. 1939 yılında inşa edilen ve 1988 yılında UEFA standartlarına uyulması için önemli bir onarım geçirerek oturma kapasitesi 11700 koltuğa düşürülen stadyumun açık tribünlerinde, kulübün renkleri olan kırmızı zemin üzerine lacivert harflerle "Panionios 1890" yazılıdır. Adının açılımı "Panionios Gymnastikos Syllogos Smyrnis" (İzmir Pan-İon Jimnastik Derneği) olan Panionios kulübü yeni ve çok daha büyük bir stadın hazırlıklarını sürdürse de, kulübün İzmir spor tarihindeki yeri mutlaka sonsuza kadar kalacaktır.
Nea Smyrni semtinde ikinci durağımız, bahçesindeki ünlü saat kulesiyle Agias Fotinis Kilisesi. Semtin oluşumu sırasında, 1922 yangınında otuz üç metre yüksekliğindeki ünlü kulesiyle birlikte yok olan kilisenin, kuleyle birlikte inşasına karar verilir. Ancak kilisenin inşasına karşın, kulenin inşası 1990'ları bulur.
İzmir'de 1922 yangını ile tarihe karışan Agia Fotini Kilisesi'nin yapı bütünlüğünü gösteren herhangi bir fotoğrafına bu güne kadar rastlanılmamıştır. Metropolitlik binasının da kullandığı büyük avluda çekilmiş birçok fotoğrafta kilisenin arka duvarı ve apsis bölümü görülmektedir. Binayı çatısıyla sadece bu cepheden gösteren tek fotoğrafı da sayfamızda görebilirsiniz. Sadece bu fotoğraftan dahi Atina'daki kilisenin İzmir'deki adaşına hiç benzemediği kolaylıkla anlaşılmaktadır.
Atina'ya her gidişimde özellikle eski kitapçılardan İzmir ve çevresi ile ilgili sayısız kitap aldım. Hem bu kitaplarda hem de orada görüştüğüm İzmir ve Batı Anadolu ile ilgili dernek / kulüp arşivleri ile araştırmacıların bilgilerinde önemli yanlışlar olduğunu fark ettim. Özellikle fotoğraf altı açıklamalarda iyice belirginleşen bu yanlışları her seferinde düzeltmek için çaba harcadım. Bizde de İzmir ile ilgili bilgilerde belgeye ya da kaynağa dayanmadan yalan yanlış yazılıp söylenen çok örnek var. Ama gördüklerim sonunda emin oldum ki İzmir konusunda yanlışları paylaşmada Yunanlı dostlar da bizden aşağı kalmıyorlar.
Kilise bahçesini ve kuleyi biraz sonraya bırakıp içeride gördüklerimi anlatmak istiyorum. İzmir ile ilgili asıl sürprizi kiliseye girince yaşadım. Çünkü karşında gördüğüm devasa boyutlu ve soluk kesecek kadar olağanüstü işçiliğe sahip ikonastasis, İzmir'den gelmiş bir eserdi.
Atina'da karşıma çıkan ikonastasis ile hemen yanındaki ahşap kürsülerin buraya geliş öyküsü de hayli ilginçtir. Her ne kadar bununla ilgili bazı yazılar yayımlanmışsa da işin doğrusu şöyledir: Bu muhteşem malzeme 1795 yılında Kantarcıoğlu adında bir usta tarafından İzmir'deki Aya Fotini Kilisesi için yapılır. Yaklaşık yüz yirmi yıl orada kullanılır. Ancak daha sonraları bunun yerine kiliseye tamamen mermerden bir ikonastasis yapılmasına karar verilir ve bu malzeme İkiçeşmelik yakınlarındaki Aya Yani (Agios İoannis) Kilisesi'ne gönderilir. Metropolitlik yönetiminin böylesine nadide bir malzemeyi o dönemde kendileri için en özel kiliseden alarak bir başka yere göndermelerinin nedeni de çok anlaşılır değildir. Ancak bu eserin 1922 yangınından bu sayede kurtulduğu da gözardı edilmez bir gerçektir.
İşte tam bu sırada dönemin Hariciye Vekilliği (Dışişleri Bakanlığı) iki ayrı yazı ile "İzmir'de Sen Jan (Agios İoannis) Kilisesi'nde bulunan bazı dini eşyanın Yunan Hükümeti'ne verilmesi" konusunu Başbakanlığa sunar. Konu, dönemin Maarif Vekilliği'ne de (Milli Eğitim Bakanlığı) iki kez yazılarak görüş alındıktan sonra 24 Temmuz 1937 tarihinde hem Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk hem de Bakanlar Kurulu tarafından imzalanır. Tam bu sıralarda Metaksas da Ankara'ya ziyarette bulunur. Ülkesinde tüm partileri kapatmış ve parlamentoyu da feshetmiştir. Ülkesinde tam bir dikta yönetimi egemendir. Bu nedenle de olsa gerek kararı çıkan malzeme Yunanistan'a gitmez.
Ancak 1940 yılında konuyla ilgili olarak Yunanistan'dan yeni bir talep daha gelir. Hariciye Vekaleti'nin "İzmir'de Ayayani Evangelis Kilisesi'nde mahfuz olup, abideler meyanına tescil edilmiş olan iki kürsü ile dini tasvirleri ihtiva eden bir paravanın bir cemile olmak üzere Yunan Hükümeti'ne hediye edilmesi" teklifine, Maarif Vekaleti'nden yine iki kez görüş alınır ve Bakanlar Kurulu'ndan gelen kararnameyi 7 Aralık 1940 tarihinde Cumhurbaşkanı İsmet İnönü onaylar. Ancak beklenmedik gelişmeler olur. Metaksas 1941 yılı Ocak ayında görevdeyken hayatını kaybeder. Aynı yılın Nisan ayında ise Nazi Almanya'sı Yunanistan'ı işgal eder ve bu işgal 1944 yılı Ekim ayına kadar sürer. O yılın sonlarında ise Yunanistan'da iç savaş başlar.
Atina'daki kilisenin bahçesinde yer alan çan kulesi ise İzmir'deki kulenin (çok küçük bazı farklılıklar dışında) tamamen kopyasıdır. Aleksandros Onassis tarafından 1990 yılında başlatılan yapım tam üç yılda tamamlanır. Buradaki çan kulesi de İzmir'deki orijinali gibi kiliseden ayrı bir noktadadır. Kilisenin bahçesinde ayrıca dönemin İzmir Metropoliti Hrisostomos'un da insan boyunda bir heykeli bulunmaktadır.
Nea Smyrni semtindeki sokak tabelaları arasında çok tanıdık isimlerle karşılaşılır. Bunlar arasında Enopi (Göztepe), Paradiso (Şirinyer), Menemen, Homeros, Seydiköy, İyonya, Foça, Nympheon (Kemalpaşa), Bergama, Cordelio (Karşıyaka), ve Efes gibi sokak adları hemen dikkatimizi çeker.
İzmir ve Batı Anadolu'dan göç sırasında getirilen çeşitli etnografik bazı eserlerin de korunduğu merkezin anıtsal girişini oluşturan sütunların arkasında kalan iç kısmın tavana yakın bölümünde uzun bir panoramik görüntü oluşturan bir düzine resim bulunmaktadır. Bu resimlerde Rumların Anadolu tarihinde var oldukları dönemin başlangıcından, büyük göçe kadar geçirdikleri evreler anlatılmaktadır. Hiç kuşkusuz en ilginç olanı ise 1922 yangınının yaşatıldığı resimdir.
Dönemin ABD İzmir Konsolosu George Horton, İzmir doğumlu tarihçi yazar Hristos Solomoniadis, İşgal güçleri komutanlarından ve politikacı General Leonidas Paraskevopoulos. Ayrıca parkın alt bölümünde büyük boyutlarda bir Hrisostomos heykeli yer almaktadır. Parkın yanındaki küçük bir köşede ise iki İzmirli baba-oğul büstü görülür. Bunlardan biri 1873 İzmir doğumlu, ünlü hukuk adamı Stylianos (Stelios) Seferidis, diğeri ise 1900 Urla doğumlu oğlu, şair ve diplomat Giorgios Seferis.
Atina'daki İzmir, geçen zaman içinde Yunanlı dostlar için daha çok acılarla birlikte anılan bir kavram olmuş. Ancak onların torunları için İzmir güzel ve dede yadigarı anılar taşıyan bir şehirdir. Atinadaki dostların içinde çoğu İzmir'e gelmiş, hatta her yıl hiç aksatmadan gelenler de var. Atina nüfusunun çok büyük bir bölümü de Anadolu'dan gelenlerin torunları. Bir gidişimde beni havaalanına götüren taksinin sürücüsünün İzmirli olduğumu öğrenince otomobili otoyolun sağına çekip, aşağıya inerek "Dedelerimin güzel şehrine selam götür" diyerek bana sımsıkı sarılmasını asla unutamam. Bir gün yolunuz Atina'dan geçerse oradaki İzmir'i siz de keşfetmeye çalışın.
İzmir'de oldubittiye getirilerek yıkılmış sayısız yapı vardır. Bu yapılar arasında en çok sözü edilenlerden biri de bir zamanlar şehrin en estetik yapılarından biri olarak gösterile... Devamı
İzmir, tarihi boyunca çelişkilerle dolu farklı bir şehir. Kısa zaman önce başladığım minik notlarla ilginç İzmir bilgilerini paylaşmayı Kent Yaşam'daki bu köşede de paylaşacağım.... Devamı
Yakın günlerden birinde bir dostun sosyal medyada paylaştığı fotoğrafların altındaki açıklamada, söz Basmane'deki ünlü Cihan Palas ya da diğer adıyla Emniyet Oteli'ne gelmiş ve yapı... Devamı