Evet, geldik yine bir bahar ayına. Bu kez sonbahara... Bahar aylarında verilen kilolar yazın tekrar alındı ve sonbahar itibariyle sahil yolları yine kilo verme sevdalıları ile dolup taşmaya başladı. İlkbaharda kalori hesabı yapanlar, yazlıklarda mangal partilerinde gözleri dönmüşçesine yediklerini şimdi tekrar yürüyüşler ile atma çabalarına girişti. "İlkbaharda verdim, sonbaharda da veririm" diyerek yemek yerken transa geçenler, her yıl metabolizmalarının yavaşladığını unutarak gayet rahat atıştırmaların ardından spor salonlarını doldurdu. Özellikle 40 yaşından sonra metabolizmanın yavaşladığını unutanlar, geçen yıldan kalan kilolarının üzerine bu yıl da belki 1 - 2 kilo bırakacaklarından habersiz, aynı tempoyla kolları sıvadı.

Adı kurumsal, içi kas yapma merakıyla dolu gençlerle kaynayan fitnes (fitness = sağlıklı ve formda olma) salonları da bu sirkülasyondan tabii ki nemalanmaya başladı. Bu arada yeni açılan salonlar ise diğerlerinin müşterisini kapma telaşında. Yazın kendilerini kışa öteleyenler ise para vermeden disipline giremeyeceklerini, bayramı, okulların açılmasını bahane ederek bugüne kadar geldi... Ben de bu yazımda tecrübelerimden ve okuduklarımdan hareketle naçizane spor salonları, spor ve zayıflama disiplini ile ilgili bir kaç saptamada bulunarak sizleri motive etmek istedim...

Öncelikle fitnes salonları kullanıcı profiline dair saptamalarımı paylaşmak isterim:

Fitnes salonlarını sabah 07.00 - 10.00 arasında kullanıyorsanız gerçek birer spor sevdalısısınız ya da hedefinize ulaşmakta kararlısınız demektir. Ya da iş çıkışı soluğu spor salonunda alıyorsanız salona gitme amacınız nettir. Spor yapmak için seçtiğiniz kıyafetler dikkat çekmekten uzaksa ya da aletlerle çalışırken zorlandığınızı ispatlamak amaçlı çığlıklar atmıyorsanız yine spor salonunu amacına uygun kullanıyorsunuz demektir.

Spor yaparken cep telefonunuzu elinizden düşürmüyor, hem fotoğraf çekip, hem yazışıyorsanız hala konuya adapte olamamışsınız demektir. Yürüme bandında parkta geziyor gibi salınıyor, kulaklıkla arkadaşınıza dün geceyi anlatıyorsanız yine sıfıra sıfır elde var sıfır olmaya adaysınız demektir. Soyunma odasından spor alanına çıkmadan önce aynanın karşısında fosforlu tişörtünüz ve içindeki sporcu iç çamaşırının seksi duruşunu kontrol ediyorsanız yine boşa kürek çekiyorsunuz demektir.

Kilo verme mevsimine girdiğiniz şu dönem için (ki tamamen yanlış beslenme şekliniz ve spor yaşam tarzınız olmalı) bir kaç öneride bulunmak istiyorum:

1 - Güne bir bardak limonlu su veya maydanoz suyu ile başlayın.

2 - Çok hafif bir kahvaltı edip bir saat sonra spora başlayın.

3 - Rahat, dikkat çekmeyen spor kıyafetleri ve hava tabanlı spor ayakkabılar kullanın.

4 - Suyunuzu, havlunuzu ve sporun ardından ağzınıza atmak üzere bir adet meyvanızı yanınıza almayı unutmayın.

5 - Spor salonlarında soyunma odasının geniş havadar ve hijyenik olmasına, spor salonundaki aletlerinin bitişik nizam ve sürekli 'Size daha iyi hizmet için bakımda' ibaresi konan cinsten olmamasına dikkat edin.

6 - Üye listesindeki kişilerin geliş amaçlarına kıyafet ve tavırlarından net bir şekilde tespit edip üyeliğinizi iptal ettirebilirsiniz. Üyelik iptal etmeyen yerlere kayıt olmayın.

7 - Mümkünse bire bir iletişime girerek sizi kişisel özelliklerinize göre yönlendiren ve motive edebilen koçların bulunduğu salonları tercih edin.

Spor bir yaşam tarzıdır. Yoğun bir spor ile verilen kiloların ardından sporu bırakmanız daha fazla kilo almanız anlamına gelebilir. Öte yandan, spor salonlarına gidip para ödemek ve bazen de o hijyenik olmayan havanın sağlığınızı etkilemesine izin vermek zorunda değilsiniz.

Ev hanımlarının çocuklarını okula gönderir göndermez kahvaltı masasını bile toplamadan 40 dakika, dakikada 130 adım atacak şekilde yürümesi, çalışanların dört durak önce otobüsten inip eve yürüyerek gelmesi ya da arabayla işe gidenlerin iş yerinde öğle saatini yürüyüşle değerlendirmesi, otururken ayaklarınızı birleştirip düz tutarak kaldırmanız bile hayatınıza ivme kazandıracaktır. Yüzmek ve ip atlamak ise en çok kalori harcayacağınız aktiviteler olarak uzmanlar tarafından önerilmektedir.

Bir de akşam 19.30'dan sonra yemeği bırakır, sebze ağırlıklı beslenir, günde 2 litre su içer, alkol kullanıyorsanız haftada bir kereye indirirseniz, yaşınız nedeni ile yavaşlayan metabolizmanıza rağmen bile kendiniz ile tekrar barışık hale gelebilirsiniz.

Yeter ki isteyin!

Herkese sağlıklı bir yaşam dilerken, okulu açılan öğrencilerimize ve öğretmenlerimize de başarılı bir eğitim öğretim yılı dilerim.

Okulların açılmasıyla gündüz zamanını kendine daha fazla ayırabilecek olan annelere bu yazımız da bir teşvik olur umarım...

Sevgiyle kalın...