Haddini bilmek...
Yazar: Alev Göral
Hayatın temel kavramları hepimiz için başka başkadır. Kimimiz materyalist bakarız hayata, kimimiz maneviyatla... Kimimiz kimseyi takmaz kendimiz için yaşarız, kimimiz sevilmediğimizi hissedersek hayatı kendimize zindan ederiz.
Bu tarz insanlar genelde hayattan manevi beklentileri çok yüksek olan, hassas, kimseyi kırmamak için hep kendinden ödün veren ve çoğu zaman çocuğu olacak yaştaki insanlara bile gerekeni söyleyemeyerek içine atan ve içindeki yangınları hiç söndüremeyen insanlardır. Bu tarz insanlar sınırlarını çok iyi bilir, saygıda kusur etmez, iletişimlerin pozitif sürmesi için görmezden duymazdan gelir ve sonunda hep had bilmeyenlerle karşı karşıya kalıp hayata isyan ederler.
***
"Mevlana'ya sormuşlar:
- O kadar okursun, o kadar yazarsın, en iyi ne bilirsin?
Mevlana cevap vermiş:
- Haddimi bilirim."
***
Nedir had bilmek? "Had" sınır demektir. Haddini bilmek de, insanın yapıp yapamayacağı şeylerin çerçevesini belirler. Kişiliği oturmamış, zayıf karakterli insanların temel özelliklerinden biri olan had bilmemek iletişim sorunlarının temelini oluşturur.
Had bilmemenin eğitim düzeyinin yüksek olması ile alakası yoktur. Dünyanın en iyi okullarında da okumuş olsanız, sınırınızı bilmeden konuşma özelliğine sahip olabilirsiniz. Bazen bu size aileniz tarafından özgüven ya da düşündüğünü dürüstçe söylemek ya da samimiyet olarak öğretilmiş olabilir. Ya da siz bunu böyle yorumlamış olabilirsiniz. Ancak empati yaptığınızda nerde durmanız gerektiğini hayat size öğretecektir. Yeter ki ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun!
***
Nasreddin Hoca'ya sormuşlar:
- İslam'ın şartı kaçtır hocam?
- "Altı..." demiş
- Hayır hocam. Ne yaptınız? Beş tane...
- "Kelime-i şehadet getirmek, namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek, bir de hacca gitmek..."
- Hani altıncısı?
Hoca:
- "Altıncı şartı haddini bilmektir" demiş...
***
Büyüklerinize karşılık veriyorsanız hadsizsiniz demektir. Tereciye tere satıyorsanız hadsizsiniz demektir. Konusunda eğitim görmüş, yıllarca çalışmış insana akıl veriyor inatlaşıyorsanız, büyüklerinize hayatı öğretmeye kalkıyorsanız, sizinle iletişim olsun diye çeşitli vesileler üreten insanların lafı ağzına tıkıyorsanız, dönüp aynaya bakmadan karşınızdakini yüzüne karşı eleştirmeyi meziyet sanıyorsanız, kişilerin özgeçmişini bilmeden bugünü ile değerlendirip, gücü ve yüksek tondan konuşmayı maddiyattan aldığınız suni güce dayandırıp ahkam kesiyorsanız, haddinizi bilmiyorsunuz demektir...
Hayata en zor ve sürdürülmesi uzun vadede mümkün olmayan iletişim, haddini bilmeyen insanlarla olan iletişimdir. Bu bir kişilik sorunu olduğu için tek çözüm yolun başında yarayı kesip atmaktır.
Ben de daha fazla haddimi aşmadan yazıma son veriyorum. Sizlere haddini bilen, empati yapabilen, hoşgörülü, kendi ve çevresi ile barışık insanlarla huzurlu iletişimler dilerim...
Sevgi, saygı, vicdan, vefa ve haddini bilme erdemine sahip insanlarla çevrili bir dünyanız olması temennisiyle..
Sağlıcakla kalın...