Mutluluğun formülü
Yazar: Alev Göral
Doğum ile başlar insan oğlunun mutluluk arayışı. Anne kokusu ve emerken yaşadığımız haz ile mutluluğun kapısını aralarız. Bebeklik, çocukluk, gençlik, orta yaş derken bir de bakarız mutluluğun formülünü hala bulamamışız.
Çok kolaydır aslında mutluluk diyarında yolculuk etmek. Sadece mutluluk alanlarını genişletmek gerek. Bazen bir dost ile kahve içimi yakalarsınız mutluluğu, bazen yolda enstrüman çalan çocuğa vereceğiniz küçük bir harçlık ile bulursunuz huzuru. Hastane kapısında bekleyenleri gördüğünüzde "çok şükür" der mutlu olursunuz bazen, bazen sevdiğiniz bir ayakkabıyı alabilmek mutlu eder sizi hemen. Çocuğunuz eve gülümseyerek gelmişse mutluluk çalar kapınızı, bazen de bir kedinin mırıltıları içinize yaşama sevinci doldurur unutursunuz sorunlarınızı.
Kimin bir hastalığı yok ki, ya da kimin ekonomik sorunları? Kim geçirmiyor ki içinden "Artık insanları kendim gibi bilmeyeceğim, iyilik yapmayacağım" diye. Ya da kim hedefler koymuyor hayatına dair ve ulaşamayınca hayata küsmüyor?
Peki değer mi? Şu kısacık ömrümüzde mutluluk bahçesinde nefes almak varken, pireyi deve yapıp hayatı burnumuzdan getirmeye değer mi? Sizde olan problemlerin başkalarında da olduğunu bilmek biraz olsun hafifletmiyor mu mutsuzluklarınızı? Daha beterleri görüp hala "çok şükür" demiyor musunuz?
60 yaşına kadar mutluluğun formülünü arayanlardan mı olmak istiyorsunuz? Ne gerek var? Formül çok basit... Mutsuz olduğunuz kişi ve konulardansa mutluluk alanlarınızı artırın. Görmek istemediğiniz ve sizi anlamayan kişiler olduğuna mı inanıyorsunuz, hemen kendinize yeni ilgi alanları yaratın...
Ev hanımıysanız, takı yapın, ahşap boyayın, fotoğraf çekin, dağ yürüyüşlerine gidin, evde durmayın ki görüşmek istemediğiniz insanlara ayıracak zamanınız kalmasın.
Çalışıyor musunuz? Öğle tatillerinde yürüyüşler yapın, sevdikleriniz ile kahve için, yakında bir huzurevi ya da yuva varsa kapısını çalıp içinizde ki huzuru hissedin.
İşyerinde mutsuz musunuz? Kendinizi sadece işe odaklayıp, işin bir araç olduğunu ve işyerindeki insanlarla aranızda sevgi değil, saygının olması gerektiğini kabul edin.
Hayata yeni atılacak bir genç misiniz? Bu günlerin bir daha geri gelmeyeceğini ve uzun yıllar sona bugünleri torunlarınıza anlatacağınız anları hatırlayıp gülümseyin.
Emekli mi oldunuz? "Ne zor günlerdi, istediğim saatte güne başlıyor ve zamanımı istediğim gibi değerlendiriyorum. İşe yaramaz değilim, misyonumu tamamladım, sıramı gençlere devrettim, torunlarımın bana ihtiyacı var" diye düşünüp huzur bulun..
Özetle, mutluluk alanlarınızı genişletin. Pozitif düşünün, evrene pozitif mesajlar gönderin. Aynada kendinizi sevin ve "Günaydın yaşanmışlıklarım" deyip varsa kırışıklıklarınıza ve beyaz saçlarınıza sempati duyun. Çünkü onlar sizi siz yapan hayattaki birikimlerinizin birer yansıması.
Mutluluğun formülünü aramakla ömrünüzü tüketmeyin. Çünkü formül sadece sizsiniz. Ne anlaşamadığınız eşiniz, ne size huzur vermeyen arkadaşlarınız, ne de kaprisli müdürünüz içinizdeki yaşama sevinci ve mutluluğu çıkarıp atamaz. Yeter ki sağlıklı olun, güzelliklere odaklanın ve küçük şeylerden mutlu olmayı bilin!
Bahar ile birlikte yenilenin...
Sevgi, huzur ve mutluluk ile kalın...