Ara Güler'in dünyasını kuran MERHABAlar
Fotoğrafın efsanevi ustası Ara Güler, Arkas Sanat Merkezi’nin ev sahipliği yaptığı bir sergiyle birkaç gün önce “İzmir’e Merhaba!” dedi. Ustanın fotoğraflarıyla kurduğu muh... Devamı
Ardında her biri efsaneleşmiş yüzlerce kare bırakan ustanın hayat hikâyesi üzerine okumalar yaparken çevresini saran onlarca önemli sanatçının yaşam öykülerine de değinmem kaçınılmaz oldu. Çünkü Ara Güler için onlar "yalnızca fotoğrafı çekilen kişiler değil, dünyasını kuran insanlar"dı. Büyük usta, eline geçen her fırsatı değerlendirmiş ve onları görüntülemişti. Zaman içerisinde yakın dostluklar kurmuş, yeri geldiğinde onlarla anılarını ve röportajlarını anlatan nefis metinler kaleme almıştı. Eserlerinden ya da yaşam öykülerinden tanıdığımı düşündüğüm tüm bu sanatçıları bir kez de onun kaleminden okumanın ne kadar etkileyici olduğunu söylememe bilmem gerek var mı?
Gecesi gündüzü ustanın yaşam öyküsüyle dopdolu geçen günler boyunca, serginin 'sesi olacak' metni yazmanın ötesine geçmiş, merkezinde Ara Güler'in yer aldığı, sanatçılardan oluşan bir dünyanın içinde kaybolmuştum. Ustanın "merhaba" seslenişinin ardında yatan duygusal bağlantıyı o günlerde keşfettim.
Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir'in "merhaba" seslenişini severek kullandığı herkesçe bilinir. Ara Güler'le dostluğu eskilere uzanan Balıkçı'ya göre, "her şeyden önce erkekçe bir söylenişi vardır merhabanın. Üstelik anlamı da güzeldir. "Rahat edin. Benden size kötülük gelmez' demektir. 'Sabah şerifleri' mi yoksa 'akşam şerifleri' mi ya da 'Allahaısmarladık' mı diyeceğiz, düşünmeye aklımızı meşgul etmeye gerek yoktur.Bunların yerine merhabayı basarız, olur biter". Balıkçı, "eski harflerle yazıldığı zaman yelkene benzediği için" de çok sever merhabayı.
"Merhaba!
Sabahattin Eyüboğlu'nun Bronz Sokak'taki dairesi, foto muhabirlik mesleğine atıldığı ilk yıllardan itibaren Ara Güler'in sık sık gittiği ve kendini evindeymiş gibi hissettiği bir mekân olmuştur. Güler, Anadolu'da çektiği fotoğrafları herkesten önce Eyüboğlu'na danışır, görüşlerini alır. Bunların arasında, en önemli işlerim dediği Afrodisias ve Nemrut Dağı fotoğrafları da vardır. Ara Güler, dostlukları boyunca hoca sayesinde sanat görüşünün değişip geliştiğine, onun sayesinde bir dünya bulduğuna inanır. Hocanın da, kendisinin etkisiyle görüntünün anlatımdan çok daha ileri bir gerçeklik taşıdığını, sonraki yıllara da sağlıklı kalabileceğini fark etmiş olabileceğini söyler. Güler'e göre Eyüboğlu, fotoğrafçılığı sanat olarak değil, dokümantasyon derlemek açısından önemser. Nitekim fotoğraf çekmek, hocanın isim babası olduğu, unutulmaz Mavi Yolculuklar'ın vazgeçilmez uğraşıdır. Azra Erhat'ın dediği gibi, "Mavi yolculuklarda rekabet fikri en çok fotoğraf çekmekte kendini gösterir. Yolculuk boyunca ne kadar iyi bir mavi yolcu olursanız olun, dönüşte güzel slaytlar gösterebilen ve fotoğrafçılıkta ustalığını kanıtlayabilen bir yolcudan geri kalırsınız".
Sabahattin Eyüboğlu 1960 yılında ağır bir enfarktüs geçirir. Konuşmadan, hareket etmeden, istirahatin zorunlu kılındığı bu dönemde Ara Güler onu ziyaret eder. Fotoğrafçı anlatır, o dinler. Ayrılma vakti geldiğinde Eyüboğlu uzanıp yanındaki masadan dört köşe bir karton alır ve renkli kalemlerle üzerine bir şeyler karalar. Yazdığı, üç renkli bir "merhaba"dır. Usta, onun bu merhabasını alarak dairesinden ayrılır.
Foto muhabirliği boyunca çok sayıda başarılı foto röportaja imza atan Ara Güler'in, Time-Life, Paris-Match ve Der Stern gibi dergiler için çalışması, ona uluslararası düzeyde tanınırlık kazandırır. Efsanevi Paris-Magnum Ajansı'na dâhil olmasıyla, çektiği kareler dünyanın dört bir yanına ulaşmaya başlayan Ara Güler, 70'li yıllara gelindiğinde artık uluslararası geniş bir meslek çevresi ve dostluk ağına sahip ünlü bir foto muhabiridir. Dâhil olduğu bu uluslararası çevrenin, Güler'i birçok kişi için ulaşılması imkânsız insanlara yakın kıldığını söylemek mümkün olsa da, Enis Batur'a göre "efsane katına çıkmış bu insanların ona mahremlerini açmaları, fotoğrafçının bir hüneri, sırrı ve ayrıcalığı olduğu içindir. Çünkü onlar için, nadiren görünmeyi kabul ettiklerinde kendilerini kimin, nasıl göstereceği önemlidir".
Picasso'dan Dali'ye, Bertrand Russel'dan Aragon'a kadar çağımızın düşünce, edebiyat ve sanat dünyasında derin izler bırakmış çok sayıda kişiyle başarılı röportajlar gerçekleştiren Ara Güler'in yolu William Saroyan'la da kesişir. Bunun için büyük uğraşlar veren usta, Amerika'dayken yazarın adeta izini sürmüş, bildiği her adresine mektuplar göndermiş, ancak bir türlü sonuç alamamıştır. Pes etmeyen Güler, Saroyan'a Paris'te ulaşmayı başarır. Ünlü yazar telefonda ona bütün mektuplarını aldığını, kendisini bulacağını bildiği için cevap vermediğini söyler.Fotoğrafın efsanevi ustası Ara Güler, Arkas Sanat Merkezi’nin ev sahipliği yaptığı bir sergiyle birkaç gün önce “İzmir’e Merhaba!” dedi. Ustanın fotoğraflarıyla kurduğu muh... Devamı
Bu yazının başlıca gayesinin Türkiye’de sergicilik ve fuarcılık tarihi ile ilgili bir takım değerlendirmeler yapılırken doğru referans noktalarından hareket etmenin önemine dikkat çe... Devamı
Geçtiğimiz ay yayınlanan son romanı vesilesiyle, yazar/çevirmen Algan Sezgintüredi ile Kent-Yaşam okurları için, yazarlık, çevirmenlik ve İzmirli olmak üzerine keyifli bir sohbet gerçek... Devamı