Kaybolan bir cemaat: Menemen Yahudileri 2022-09-13 10:00:00
Yazar: Siren Bora
Prof. Ersin Doğer, 1997 yılında kaleme aldığı "İlk İskânlardan Yunan İşgaline Kadar Menemen ya da Tarhaniyat Tarihi" başlıklı kitabının ilk bölümüne, şu sözcüklerle başlar:“Menemen topraklarının ilk sakinleri, yani ilk hemşehrilerimiz, bölgeye yaklaşık İÖ. 4000-3500 yılları arasında ulaşmış olmalıdırlar”. Ve devam eder, “bu yerleşim ile ilgili kesin bir tarih vermek için, gelecekte bölgede yapılacak olan kazı ve araştırmaların sonuçlarını beklemek gerekir” [1]. Yaklaşık olarak, günümüzden 6000 yıl önce iskân görmeye başlayan bu yerleşim bölgesinin, 19. yüzyıla değin, Yahudi yerleşimci barındırıp barındırmadığına ilişkin kesin bir açıklama yapabilmek için de, halen devam etmekte olan araştırmaların sonuçlarını beklemek gerekmektedir[2].
İlk kez Menemen adına, Bizans döneminde, 13. Yüzyıl'a ait Lembos Manastırı kayıtlarında rastlanır. Türkler tarafından bölgenin ele geçirildiği ve Hıristiyan halk tarafından terk edildiği 1300 tarihlerine kadar, manastır, bağış ya da satın alma aracılığıyla çok sayıda taşınmaz ve arazi edinmiştir. Manastır kayıtlarında, bu arazilerin bir kısmı Memaniomenos (veya bir yüzyıl sonra kaydedilen adıyla Mainomenos) Ovası’nda yer almaktadır[3]. Doğuda Alaşehir’den, kuzeyde Bergama’ya, batıda Ege Denizi ve İzmir Körfezi’nin kuzey sahiline kadar geniş bir alana yayılan bölgenin kontrolünü, 14. Yüzyıl'ın başında, Saruhan Bey komutasındaki Türkmenler ele geçirmişlerdir[4]. Menemen Ovası da, beyliğin sınırları içine dahildir. Saruhan Beyliği, Yıldırım Beyazıt’ın Batı Anadolu’ya yaptığı sefer sırasında, sulhla Osmanlı Beyliğine devredildiği zaman; Osmanlı hakimiyeti altına giren 13 kent arasında, Menemen (Tarhaniyat) ve Menemen Güzelhisarı da yer almaktadır. Bu iki yerleşimden sadece Menemen(Tarhaniyat), makalenin konusudur[5]. Menemen, yavaş gelişme gösteren bir yerleşimdir. Osmanlı Beyliği’nin bölge için mücadele ettiği 1412 yılında dahi, önemsiz bir pazaryeri görünümünde olsa da[6]; Menemen Ovası, stratejik bir konuma sahiptir. Antik dönemden itibaren, güneyden Ephesos (Efes) ve Smyrna’dan (İzmir), doğudan Sardis ve Magnesia ad Spilium’dan (Manisa) gelen ve kuzey yönünde Pergamon’a (Bergama) ve batıya Phokaia’ya (Foça) giden ticaret yollarının, Hermos’u (Gediz) geçmeden önce, birbiriyle buluştuğu merkezdir. Kısacası kervanların tümünün konaklama noktasıdır[7].
16. yüzyılın ilk çeyreğinde, Batı Anadolu’da kıyıdan uzak olmalarına karşın sahip oldukları iskeleleriyle ön plana çıkan iki yerleşimden biri Urla, diğeri Menemen’dir. Menemen bir taraftan İzmir Körfezi’nin kuzey kıyısında bugün Gediz’in alüvyonları altında kalmış olan Menemen İskelesi, diğer taraftan o dönemde kendisine bağlı nahiyeler Eski ve Yeni Foça limanlarıyla Manisa ve çevresinden oluşan art alanın üretimlerini kendi üzerine topluyor ve iskeleleri aracılığıyla dışarı gönderiyordu[8]. “Önemli bir kara ticaret güzergâhı birleşme noktası ve deniz dış ticaret merkezi olan Menemen’de, 16. Yüzyıl'da, bir Yahudi yerleşimi var mıydı?” Elimizdeki verilere göre, hayır yoktu. “Acaba, bunun nedeni ne olabilir?” diye sorulacak olursa; yanıt, güney komşusu İzmir kentinin varlığı olmalıdır. 16. Yüzyıl’da, Menemenle İzmir arasında, gelişmişlik açısından önemli farklar mevcut değilken; 17. Yüzyıl'da, İzmir lehine büyük bir değişiklik meydana gelmiştir. İzmir’in uluslararası bir ticaret limanına dönüşümü ve Batı Anadolu’da güvenlik kaybına neden olan Celali Ayaklanmalarının varlığı, Menemen’in aleyhine gelişmeler olarak sayılabilir. Bu gelişmeler, aynı zamanda Menemen’de önemli bir nüfus kaybına neden olacaktır[9].
Türkler tarafından fethedildiği tarihten beri, Saruhan Sancağı’na bağlı olan Menemen kazası, 23 Mart 1855 tarihinde İzmir Sancağı’na bağlanmıştır[10]. 19. Yüzyıl'ın ilk yarısında düzenlenmiş Saruhan Sancağı’na ait iki ayrı nüfus bilgisi mevcuttur. Bu bilgilerin kaynağı, 1834-35 tarihli[11] ve 1842 tarihli[12] Saruhan Sancağı İcmal Defterleri’dir[13]. Ancak bu defterlerdeki kayıtlarda, sadece Müslim ve gayrimüslim ayrımı yapılmış; Rum, Ermeni ve Yahudi cemaatlerine ait nüfus bilgileri ayrı işlenmemiştir. Bu yüzden, defterler aracılığıyla, 1834 ile 1842 yılları arasında Menemen’de, sadece gayrimüslim nüfusun varlığı onaylanmakta; Yahudi cemaatinin varlığına ilişkin bilgiye ulaşılamamaktadır.
Öte yandan Galante’den edinilen bilgiye göre, 1800’lü yılların başında, Menemen Yahudi Cemaati’nin temelleri atılmıştır[14]. Menemen’e gelen ilk Yahudiler, Manisa ve İzmir kökenlidir. Ticari amaçlarla Menemen’e göç etmişlerdir. Yahudi göçmenler, hububat, meyan kökü, pamuk, yün, üzüm ve deri ihracatıyla ilgilenmektedir. Büyük tüccar aileleri arasında, Benadava, Sidi, Varon ve Sorya adları ön sıradadır. Bu tüccarlardan biri olan David Sidi[15], bir Sefer Tora[16] getirterek, evinin odalarından birini dua evine dönüştürmüştür. Böylece Menemen Yahudileri, bir ibadethaneye kavuşmuştur. 1851 tarihinde, annesi vefat eden Sidi, bu kez, Menemen Yahudi Mezarlığı’nın kuruluşuna aracı olmuştur. David Sidi, aynı zamanda, Menemen Yahudi Cemaati’nin ilk başkanıdır. Ölümünden sonra, oğlu Yuda Sidi cemaat başkanlığını üstlenecektir[17].
Açık arazide oluşturulan Menemen Yahudi Mezarlığı, 1922 yılındaki çarpışmalar sırasında tahrip olmuş ve mezar taşlarının büyük bir kısmı kaybolmuştur. Bugün ne mezarlık ne de mezar taşları mevcuttur. Buna rağmen elimizde, Menemen Yahudi Mezarlığı’na ait bir mezar taşı fotoğrafı bulunmaktadır[18]. 29 Temmuz 1865 tarihinde vefat eden Bayan Simha’ya ait mezar taşı üzerinde, Batı Anadolu Yahudi mezarlıklarında şimdiye değin şahit olmadığım bir sembol yer almaktadır: Karşılıklı iki sandalye ve ortada üzerinde muhtemelen çiçeklerin yer aldığı bir masa. Görüntü net değildir ancak, sağdaki sandalyede oturan bir şahsın sol kolunun sisli görüntüsü yansımaktadır. Elinde ise, adeta bir kalem vardır. Sandalyelerden birinin boş olması, masadaki çiçek yığını ve sağda oturan kişinin erkek imajı oluşturması, Simha’nın nişanlı olduğunu ve evlenemeden öldüğünü düşündürmektedir. İki sandalye, sandalyelerden birinin boş olması ve ortadaki masa, kurulmak istenen ama kurulamayan yuvayı ifade ediyor gibi görünmektedir[19].
Menemen Yahudi Mahallesi, 1882 tarihli büyük depremden sonra kurulmuştur. O tarihe kadar, Menemen Yahudilerinin büyük bir bölümünün konutları yoktur. Büyük bir kısmı, hanlarda gecelemektedir. Deprem hanları yerle bir edince, cemaat, kentin bir bölgesini ikamet alanı olarak seçmiştir. 1895 yılından beri mevcut olan Menemen Talmud Tora Okulu’nun yeni binası da[20], bu mahallede inşa edilmiştir. Aydın Vilayeti Valisi Kamil Paşa’nın[21] 1904 tarihli Menemen ziyareti sırasında, Paşa’dan okul inşasına ilişkin yardım rica edilmiş; vali de ricayı kırmamıştır. Alliance Israélite Universelle tarafından gönderilen maddi yardıma kendisi de cebinden katkıda bulunmuştur. Menemen Yahudilerinin bağışları ve kentin ileri gelen Müslüman zenginlerinden Hacı Mustafa Efendi’nin de katkısı ilave edilince, okul yapımına başlanmış[22]; 1905 yılında inşaat tamamlanmıştır[23]. Ayrıca 1893 yılında bu mahallede, Yahudi Yosef’e ait bir café qui chante (şarkılı kafe) yer almaktadır[24].
1904 yılında Menemen’deki Yahudi ailelerin sayısı, kırktır. 1919 yılında ise, Menemenli Yahudiler, İzmir’e göç etmiştir. Göçün sebebi, Menemen’in Yunanlılar tarafından işgalinin, büyük bir Müslüman katliamıyla birlikte anılmasıdır. İşgal sırasında, Menemenli Müslümanların öldürüldüğü rapor edilmiştir[25] . Bu konuda Menemen yekta değildir. Nazilli’de de, benzer bir olay meydana gelmiş; Nazilli’ye Yunan kuvvetleri girmeden önce, Müslümanlar öldürülmüş, evler ateşe verilmiştir. Bu katliamın yerli Rumlar ya da bölgede etkin olan Rum ve Ermeni çeteleri tarafından yapılması muhtemeldir. Öte yandan olay, Nazilli Yahudi Cemaatini dehşete düşürmüş olmalıdır. Çünkü Nazilli Yahudileri, tam bir yıl ortadan kaybolmuştur. Bir yıl sonra, eşyalarını dahi almadan Rodos’a kaçtıkları anlaşılmıştır[26]. Galante’den edinilen bilgiye göre, 1937 yılında Menemen’de hala Yahudi aileler yaşamaktadır. Ancak, artık mezarlıkları olmadığı için, ölülerini İzmir Altındağ Mezarlığına defnetmektedir[27].
Bugün, tıpkı İzmir çevresindeki diğer yerleşim yerlerinde olduğu gibi, Menemen’de de, artık Yahudi aile mevcut değildir. 1919 yılında İzmir’e giden ailelerin bir bölümü, Menemen’e geri dönmüş; geri dönenler, bir süre daha Menemen’de kaldıktan sonra, muhtemelen İsrail Devleti’nin kurulduğu yıllarda (1948 ve sonraki yıllar), Menemen’den ayrılmıştır.
Baruh Hagozer | Hükmeden Tanrı Mübarektir |
Haişa Hakavoda | Saygıdeğer kadın, |
Vehatsenua Marat | Erdemli(Namuslu) Hanımefendi |
Simha menuhato be Eden niftera | Simha, istirahatgâhı cennet olsun, vefat etti |
6 Av Şanat 5625 | 29 Temmuz, sene 1865 |
KAYNAKLAR:
AAIU, TURQUIE II C 8-14. Alliance Israélite Universelle’in İzmir Erkek Okulu Müdürü David Nabon’un 23 Temmuz 1920 tarihli raporu.
BİLGİ, Nejdet, “1834-35 Yıllarında Saruhan Sancağı’nda Nüfus”, Manisa Dergisi, Mayıs 1997, Sayı 12, 19-30.
BİLGİ, Nejdet, “1842 Yılında Saruhan Sancağı’nın Nüfusu ve İdari Bölünüşü”, Manisa Araştırmaları, C. 1, Manisa 2001, 87-122.
DOĞER, Ersin, İlk İskânlardan Yunan İşgaline Kadar Menemen ya da Tarhaniyat Tarihi, Sergi Yayınevi, İzmir 1998.
GALANTE, Avram, Histoire des Juifs de Turquie, Editions Isis, Tome IV, İstanbul 1986.
ERHAN, Çağrı, Inter-Allied Commission of Inquiry into the Greek Occupation of Smyrna and Adjacent Territories, SAM (Center), Turkey. Dışişleri Bakanlığı: Greek occupation of Izmir and adjoining territories: Report of the Inter-Allied Commission of Inquiry (May-September 1919), SAM (Sam papers: no. 2/99), 1999.
[1] Doğer 1998, 1.
[2] Menemen’de saptanan ilk Yahudi yerleşimi, 1800’lü yılların başıdır.. Galante 1986, 7. Bölgedeki antik kentlerde, Yahudi yerleşiminin olup olmadığı bilgisi ise, henüz mevcut değildir.
[3] Doğer 1998, 48-49.
[4] Doğer 1998, 54-55.
[5] Başlangıçta, Menemen’e bir köy statüsünde bağlanan Güzelhisar, zamanla Menemen’in yanında Ege Denizi kıyısında bir kaza merkezi olmuştur. Onu Aydın Güzelhisar’ından ayırmak için, Menemen Güzelhisarı adı verilmiştir. Doğer 1998, 56. Dolayısıyla yukarıda adları yazılı iki yerleşimden bizleri doğrudan ilgilendiren, Menemen (Tarhaniyat)’tır. Makalemizde, Menemen’den(Tarhaniyat), bundan sonra, Menemen olarak söz edeceğim.
[6] Doğer 1998, 58.
[7] Doğer 1998, 60-61.
[8] Doğer 1998, 67.
[9] Doğer 1998, 80-81.
[10] Doğer 1998, 96.
[11] Bilgi 1997, 19-30.
[12] Bilgi 2001, 87-122.
[13] İcmâl Defterleri, vergi tahakkuk ettirilecek nüfusun belirlenmesi amacıyla yapılan sayımları içermektedir. Aynı zamanda bu defterler, tımarların durumunu belirlemek için tutulmaktadır.
[14] Galante 1986, 7.
[15] Muhtemelen İzmir kökenlidir.
[16] Kutsal Tora rulosudur.
[17] Galante 1986, 7-8.
[18] Bu fotoğraf, uzun yıllar Aigai (Aiolis) Antik Kenti Kazı Başkanlığını üstlenen Prof. Dr. Ersin Doğer tarafından bana verilmiştir. Sayın Doğer’e müteşekkirim.
[19] Sembollerin değerlendirilmesi konusunda, Prof. Dr. Eliezer Papo’nun yardımını aldım. Prof. Papo’ya çok teşekkür ederim.
[20] Doğer 1998, 127.
[21] 1895 tarihinde Aydın Vilayeti valiliğine atanan Kamil Paşa, 11 yıl bu görevde kalmıştır.
[22] Galante 1986, 9.
[23] Doğer 1998, 127.
[24] Doğer 1998, 105.
[25] Erhan 1999, 34-35.
[26] AAIU, TURQUIE II C 8-14. Alliance Israélite Universelle’in İzmir Erkek Okulu müdürü David Nabon’un 23 Temmuz 1920 tarihli raporu.
[27] Galante 1986, 8.