Bosna Hersek'in Srebrenica kentindeki akü fabrikası artık bir hafıza mekanı
Dünyanın en güzel ülkelerinden biri, yemyeşil doğası, buz gibi berrak ve tertemiz suları, nefis yemekleri, misafirperverliği, insanı hayran bırakan tarihi ve kültürel mirasıyla ünlü Bosna Hersek, tam 30 yıldır 11 Temmuz günü büyük bir acının yıldönümünde, dünyanın her yerinden akın akın gelen, yüreği hüzün yüklü binlerce insanı ağırlıyor.

11-22 Temmuz 1995 tarihleri arasında 8 bin 372 insanın kadın, erkek, çocuk, genç ve yaşlı demeden katledildiği, birbirinden kilometrelere uzaktaki toplu mezarlara kimlikleri yok edilmek üzere parçalanarak taşındığı, yürekleri dağlayan soykırımın üzerinden tam 30 yıl geçti. “Unutmadık unutturmayacağız" söylemiyle gündemden düşmeyen Srebrenica için bugün "yaralar kabuk bağlıyor" denilse de, kabuk öylesine ince ki, küçük bir dokunuşta yeniden kanamaya meylediyor.
Birleşmiş Milletler'in geçtiğimiz yıl 11 Temmuz gününü "Srebrenica Soykırımı'nı Anma ve Düşünme Günü" ilan etmesi yüreklere bir parça olsun su serpti. Srebrenica kentindeki Potočari Anıt Mezarlığı'ndaki vahşetin tanığı akü fabrikası ise artık "unutturmamaya odaklanan bir hafıza mekanı” olarak varlığını sürdürüyor.
Anıt Merkezi 25 yıl önce açıldı

Srebrenica soykırım kurbanları için bir anma yeri olan ve Bosna-Hersek Yüksek Temsilcisi kararıyla 2000 yılında kurulan Srebrenica-Potočari Anıt Merkezi (The Srebrenica Memorial Center), 25 yıldan bu yana ülkede yaşanan soykırıma ilişkin kamuoyunun farkındalığını artırmayı ve kurbanlarını anmayı amaçlayan araştırmalar yapan bir merkez. Merkez 11 Temmuzdaki anma törenlerinin yanı sıra yıl boyunca düzenlediği projeler, sergiler, etkinlikler ve yayınlarla yaşanan soykırıma dikkat çekiyor. Soykırıma ait kişisel eserlerin toplanması, soykırımdan kurtulanların sözlü ifadelerinin kaydedilmesi, soykırım sırasında işlenen suçlardan sorumluluğun belirlenmesine ilişkin mahkeme kararlarının ve adli süreçlerin analiz edilmesi, soykırım inkârıyla mücadele edilmesi ve gelecekte bunların tekrarlanmasını önlemek amacıyla soykırım ve insanlığa karşı suçlar hakkında küresel farkındalık yaratılmasına çalışıyor. Özellikle sosyal bilimlerde eğitim gören lisans ve lisansüstü öğrencilerine "soykırım çalışmaları" için bağımsız yaz okulu açıyor.

Merkezin https://srebrenicamemorial.org/en/news web sitesinde yer alan bir başka önemli çalışma ise gazeteci ve belgesel film yapımcısı Melina Borčak tarafından hazırlanan "Srebrenica'daki soykırım hakkında doğru raporlama ve konuşma yönergeleri" çalışması. Gazeteci Borčak, hazırladığı yönergede, soykırım haberleri ya da makaleleri hazırlarken insan haklarını göz ardı etmeden ve gerçekleri doğru bir şekilde yansıtabilmek, doğru raporlama ve konuşma için nasıl bir dil kullanılması gerektiğini detaylarıyla anlatıyor.
Yazarken "katliam" değil "soykırım" kelimesini kullanmanın önemine değinen Melina Borčak, soykırımın katliamdan fazlası olduğunu dile getiriyor. Borčak, "Srebrenica'yı hatırladığımızda, dört veya biraz daha fazla insanı hatırlamıyoruz. Temmuz 1995'te öldürülen 8 bin 372'den fazla insanın ve kuşatması sırasında Srebrenica'da 10 binden fazla insanın öldürüldüğünü hatırlıyoruz" diyor. Srebrenica'yı anlatırken kullanılacak terminolojinin önemine değinilen yönerge soykırımın sadece Srebrenica'da değil, Doboj, Foča, Kotor Varoš, Osmaci (Kalesija) ve Prijedor’da da işlendiğinin belgelerle kanıtlandığına dikkat çekiyor.

Srebrenica Anıt Merkezi, 1992-1995 yılları arasında Srebrenica bölgesindeki yaşamı belgeleyen en büyük fotoğraf koleksiyonuna sahip. Merkezde ayrıca fotoğraf sanatçısı Tarik Samarah’ın toplu mezarlarda çekilmiş siyah beyaz fotoğraflarından oluşan daimi bir sergi de yer alıyor. Mekanda yer alan Srebrenica Dokümantasyon Merkezi ise Srebrenica soykırımıyla ilgili uluslararası ceza davalarının multimedya sergisi ve veritabanını içeriyor. Veritabanında Lahey Mahkemesi'nin iddianameleri, savunmaları ve mahkûmiyet kararlarının yanı sıra, görgü tanığı ifadeleri, askeri belgeler ve adli deliller gibi Srebrenica ile ilgili davaların kovuşturulmasında kullanılan kritik delillere de ulaşılıyor.
Anıt merkezinde tarihi kayda geçiren bir başka çalışma ise Srebrenica soykırımından kurtulan 100 kişinin tanıklığıyla ilgili bölüm. "Ölüm tarlalarının ardındaki yaşamlar" adıyla hazırlanan bu bölüm Srebrenica Anıt Merkezi ve Bosna-Hersek Balkan Araştırmacı Gazetecilik Ağı'nın ortak projesi olarak hazırlanmış. 2020 yılında başlayan ve 2021 boyunca Srebrenica, Saraybosna ve Tuzla'da sürdürülen projede, 1995 Srebrenica soykırımının hayatta kalan 100 tanığın anlatımları filme alınmış. Çalışma Potočari'deki Srebrenica Anıt Merkezi müzesindeki kalıcı serginin bir parçası olarak sunuluyor.
Srebrenica Anıt Merkezi, Sarajevo’da Başçarşı içinde yer alan ve fotoğraf sanatçısı Tarik Samarah tarafından çekilmiş fotoğraflardan, belgelerden, tanıklıklardan oluşan “Galerija 11/07/95” daimi sergisi gibi, Bosna Hersek’te yaşanan soykırımın tanığı bir mekan olarak tarihi kayda geçiriyor ve unutturmuyor.
***

Srebrenica’nın 30. Yıl dönümünde akü fabrikası Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Srebrenica Anıt Merkezi'nin ortaklaşa yürüttüğü proje kapsamında bir müze ve hafıza merkezine dönüştürüldü. Projenin ilk aşamasında, mevcut beş bin metrekarelik fabrika alanı korunarak, Bosna Savaşı ve Srebrenica Soykırımı'nı anmak amacıyla kalıcı bir sergi oluşturuldu. Müze, hem binanın kendisini hem de bölgenin tarihi, kuşatma ve soykırım da dahil olmak üzere içeriğini, içinde barındırdığı derin hafızayı silmeden sergiliyor. Daimi sergi alanında "Şehirlerin Kuşatması", "Toplama Kampları", "Güvenli Bölge Bildirgesi", "Srebrenica Kuşatması", "Kadın ve Çocukların Sürgünü", "Ölüm Yürüyüşü ve Bölgeden Kaçış", "Lahey Kararları", "Toplu Mezarlar", "Kayıp Şahısların Tespiti" ve "Srebrenica Anneleri" gibi temalar, belgeler, video kayıtları ve savaşı deneyimleyenlerin tanıklıkları aracılığıyla aktarılıyor.
***
30. yılda acıyı paylaşmak

Bosna Hersek'te 1995 yılında yaşanan soykırımı anmak amacıyla Srebrenica kentindeki Potočari Anıt Mezarlığı'ndaki törende bu yıl kimliği belirlenen yedi kurban defnedildi. Soykırım 30 yılı geride bırakırken, bugüne dek kimliği belirlenebilen 7 binden fazla kişinin defnedildiği biliniyor. 8 bin 372 kişinin öldürüldüğü Srebrenica'daki soykırımda ulaşılamayan binden fazla kayıp bulunuyor. Bu kişilerin ailelerinin de yok edilmiş olması kayıpların kimliklendirme işini daha da zorlaştırıyor.
Bu yıl 11 Temmuz günü düzenlenen törene Türkiye'yi temsilen TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş katıldı. Törene İzmir'den katılan heyet içinde ise İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay'ın yanı sıra, Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkanvekili Atilla Baysak, Türkiye Bosna Hersek Kültür Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Barbaros Taşer, Zambak Boşnak Kadınlar Derneği Kurucu Üyesi ve İzmir Temsilcisi Vasvija Safić Özsan ile Türkiye'nin farklı illerinden federasyon üyesi vatandaşlar yer aldı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tugay tören öncesi Azir Osmanović, Elma Hašimbegović ve Elma Hodžić tarafından hazırlanan "Geçenlerin (Geçmeyenlerin) Adımları" sergisini ziyaret etti, eski akü fabrikasına gelerek buradaki taziye defterini imzaladı.
Taşer: Yaralar kabuk bağladı

Srebrenica'daki törene her yıl Türkiye'den çok sayıda federasyon üyesi Boşnak vatandaşın katıldığını belirten Barbaros Taşer, "Bu yıl İzmir Bosna Sancak Kültür ve Yardımlaşma Derneği, Ege Bosna Hersek Kültür ve Dayanışma Derneği, Karamürsel, Sefaköy, Bayrampaşa ve Aydın'daki derneklerin temsilcileri burada. Srebrenica'daki törenin yanı sıra Marş Mira yürüyüşüne katılan arkadaşlarımız da var" dedi. 30 yıl önce gerçekleşen soykırımın acısının hala derin olduğunu kaydeden Taşer, sözlerini şöyle sürdürdü:
"30 yıl geçmiş ama acımız hala taze fakat acılar ve yaralar kabuk bağladı. Acılarla baş başa kalmak yerine yaralarımızı tedavi etmemiz gerektiğine inanıyoruz. Federasyon olarak tedavi etmek için çalışmalar başlatıyoruz. Bu yaraların tedavisi için de düşüncemiz, kültürel, ticari ve sosyal ilişkilerin güçlenmesi. Tabii ki de yaşananları unutturmayacağız. Yaralarımızı sarıp tedavi etmemiz gerektiğine inanıyoruz. Bosna Hersek’teki Boşnaklar, ‘Biz artık Sırplar'la da Hırvatlarla da tekrar beraberiz ve iç içe yaşıyoruz. Kimse bu olaydan bahsetmiyor’ diyorlar. Bahsetmek bizim düşmanlığımızı artırır ama bahsetmemek bizim unuttuğumuz anlamına gelmiyor. Sadece ve sadece Türkiye'den ve diğer ülkelerde bulunan Boşnak vatandaşlarımızdan artık yaralarımızın tedavi edilmesi yönünde bir çalışma bekliyoruz.”
Özsan: Bize kalan görev unutmamak
Zambak Boşnak Kadın Dernekleri Kurucu Üyesi ve İzmir Temsilcisi Vasvija Safić Özsan, 11 Temmuz'da Srebrenica soykırımın 30. yılını anarken, "Anmaktan ziyade geçmiş ve çocukluğumuzdaki silmek istediğimiz anılara geri dönüyoruz" dedi. Özsan duygularını şu sözlerle dile getirdi:

"Çocukken 1996 ve sonrası, ailem bu konuları hiç açmadan bizi başarılı, çalışkan bireyler yetiştirmeye odaklandı. Aslında bu konuşulmayan konuların hiç bir zaman kabuk bağlamadığını anladım. Babamın bazı gecelerde sessizce balkonda oturup uzaklara daldığından, annemin her yıl anma törenlerde beyaz örtü ile sildiği gözyaşlarından. 30 yıl geçti, büyüdüm, anne oldum, en önemlisi olanların unutulmaması için, adalet için sesimi çıkarabildim ve tamamen bir kader çizgisinde Türkiye’ye yerleştim.
Artık uzun yıllardır bir çok STK’da görev alarak Srebrenica’da ve Bosna-Hersek’te 1992-1996 yıllar arasında olanları gerek yazılı, film, röportaj, panel veya bir anma günü ile aydınlığa ve adalete kavuşturmak için çabalıyorum. Sadece ben değil, benim gibi hayatını Türkiye’de devam ettiren, ana dili Boşnakça olan, Zambak Boşnak Kadınlar Derneği çatısı altında. Derneğimiz Ankara, İzmir, İstanbul, Bursa, Sakarya’da faaliyet gösteren bir kadın sesi. Peki neler anlatıyoruz ve neden anlatıyoruz? Çok fazla acı değil mi, ağır değil mi hem bunları yaşamak hem de paylaşmak? Aslında bunun felsefesi şu: Unutulan soykırım tekrarlanır. Amacımız intikam, kin değil. Asıl gayemiz adalet ve dünyada bir daha böyle bir trajedinin yaşanmaması. Son olarak da, yaralar taze. Adalet bulunduğu gün kabuk bağlar belki. Bize kalan görev ise unutmamak, unutturmamak ve Boşnakların güçlü olması için çalışmak."

Ey Türk gençliği!