Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir anın
Parçalanmaz akışında.
...
Ahmet Hamdi Tanpınar
***
Sille, Zaman Müzesi ve Ahmet Hamdi Tanpınar sözcüklerini size versem. Bu üç sözcük ile oluşturulmuş bir anlatı yazın desem, ne yazardınız? Zaman Müzesi ile Tanpınar sözcüklerini birbirine bağdaştırabilirsiniz. Bütün yaşamında ve yazdıklarında "Zaman"ın peşinde koşan Tanpınar'ı edebiyat severler bilirler. Sille'yi bilmeyenler, buranın Zaman Müzesi ile Ahmet Hamdi Tanpınar sözcükleri ile nasıl bir ilgisi var diyebilir. Bu üç sözcük arasındaki kurgu tamamen bana aittir. Sille'yi gezerken Tanpınar ve "Zaman" peşimi bırakmadı.
Ahmet Hamdi Tanpınar, 1925-1927 yılları arasında Konya Lisesinde edebiyat öğretmenliği yapmıştır. Yazarın Sille'ye yolu düştü mü, bilemiyorum. Konya izlenimlerini Beş Şehir adlı yapıtında anlatmıştır. Sille ile ilgili bir bilgiye rastlamadım. Kim bilir o yıllarda ne haldeydi Sille?
Son yıllarda Konya merkezi ile birlikte Sille de önemli gelişmeler yaşandı. Konya'ya giden her gezgine "Sille'yi mutlaka gör" önerisi yapılır oldu.
2014 yılının mayıs ayında doya doya Konya'yı gezeyim diye yola düştüm. Dört koca gün Konya'yı ve yakınlarındaki ören yerlerini gezdim. Sille, eskiden bir kasabaymış. Şimdi Selçuklu ilçesine bağlı bir mahalle. Sille; içinde barındırdığı Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemi sivil mimari eserleri ile açık hava müzesi gibidir. Bu nedenle Sille ile ilgili ayrıntılı bilgiler vermek istiyorum:
Sille, Konya'nın 7 kilometre kuzey batısında yer alan derin ve dar bir vadinin iki yakasında kurulmuştur. Vadinin arasından akan bir dere bulunmaktadır. Konya Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu kararınca Sille "kentsel sit alanı" olarak duyurulmuştur. Konya merkezden Sille'ye toplu ulaşım araçları ile gitmek olanaklıdır.
Tarihçe
Sille bölgesi, Frigyalılardan günümüze yurtlanılmış, Bizans döneminden beri önemli bir yerleşim yeri olmuş. Erken Hıristiyanlık devrinin ilk merkezlerinden; İstanbul-Kudüs arasındaki hac yolunun önemli konaklama noktalarından biriymiş. Hıristiyanlığın ilk yıllarında havarilerden Aziz Paul ve arkadaşlarının Konya'ya geldikleri, dinlerini yaymaya çalıştıkları, baskılar karşısında da Sille dolaylarındaki dağlara çekildikleri bilinmektedir.
Araştırmacılar, Sille adının etimolojisi üzerine yaptıkları çalışmalarda; Sille adı ile Frigler dönemine ait Silene adı arasında bağ kurmuşlardır. Araştırmacıların bazısı, Sille'nin adını Roma kumandanı Sylla'dan aldığını, bazısı ise Sille adının Silenos'dan geldiğini belirtmektedir. Silenos, "kaynayıp coşarak akan su" anlamına gelmektedir. Bazı araştırmacılar da Sille adının Siella'dan geldiğini öne sürmektedirler. Adının nereden veya kimden geldiği tam olarak belirlenemeyen Sille, yayınlarda Sille, Sylata, Sili, Sillyon, Silleh, Sudiremi gibi adlarla tanıtılmaktadır.
Kaynaklar, Bizans döneminde Sille'de 60 kadar kilise ve manastırın bulunduğunu belirtmektedir. Anadolu Selçukluları döneminde de önemli bir merkez olan Konya'yı çevreleyen surlardan Sille'ye giden yolun açıldığı kapının adı "Sille Kapısı" diye adlandırılmıştır. Osmanlılar devrinde de önemini kaybetmeyen Sille'de camiler, hamamlar ve çeşmeler yaptırılmış; Türkler ve Rumlar bir arada barış içinde yaşamışlardır. Rumlara ait kiliseler Osmanlı sultanlarının izinleri ile onarılmıştır. Şeriyye Sicil defterlerinde bu konuda belgeler bulunmaktadır. Cumhuriyetin ilk yıllarında uygulanan göçmen oeğişimi sonucu burada yaşayan Rumlar Yunanistan'a gitmişlerdir.
Sille, el sanatları bakımından da önemli bir merkez olmuştur. Bu bölgeye has halıcılık gelişmiş, dokunmuş olan resimli halılar ve taban halıları ile önemli bir halı merkezi olmuştur. Sille'nin toprağı, seramik için elverişli olduğundan burada testi ve çömlek yapımı önemlidir.
Son zamanlarda eski önemini yitiren Sille'yi tarihteki görkemli günlerine kavuşturmak ve bir turizm bölgesi durumuna getirmek için başlatılan çalışmalar sürdürülmektedir. Sille'de bulunan kiliseler, camiler, hamamlar, çeşmeler ile geleneksel sivil mimari örneklerinden Sille evleri, günümüzde koruma altına alınmıştır. Sivil toplum kuruluşları ve resmi kurumlar Sille'de bulunan kültür varlıklarının korunması, yenilenmesi ve Sille'nin güzelleştirilmesi için çalışmalarını sürdürmektedir.
Sille'de bulunan dini ve sivil mimari yapıtlar
Aya Elena Kilisesi: Halk arasında Büyük Kilise olarak bilinmektedir. Kilisenin ilk yapımı 327 yılında imparator Konstantin dönemindedir. Konstantin'in annesi Helena hac için Kudüs'e giderken Konya'ya uğramış, bölgede bulunan ilk Hıristiyanlık devirlerine ait, kayalara oyulmuş tapınakları görmüş ve bunun üzerine Sille'de büyük bir kilise yaptırmaya karar vermiştir. Kilisenin ilk yapımı ile ilgili günümüze ulaşan bir yazıt veya belge bulunmamaktadır. Selçuklu Belediyesi tarafından yenilemesi tamamlanan kilise müze olarak ziyarete açılmıştır.
Ak Manastır / Eflatun Manastırı: Takkeli dağın eteğinde Akyokuş ile Sille arasındaki vadinin yamacında yer almaktadır. Ak Manastır, Hagios Khariton tarafından kurulmuştur. Ak Manastırın Hıristiyanlık evreninde ve Selçuklular devrinde yayılmış bir ünü bulunmaktadır. Mevlevi kaynaklarında Mevlana'nın bu manastıra giderek rahiplerle sohbet ettiği ve ayazmada kaldığı anlatılmaktadır. Manastırın bulunduğu tepeler, beyaz kireç taşlı olduğundan Ak Manastır olarak tanınan bu yapı toplulukları kaynaklarda Hagios Khariton Manastırı olarak adlandırılmaktadır.
Ayazma: Manastırın önünde yer alan dere yatağında bulunmaktadır. Taşla örülmüş bir dehlizden yer altına girilmektedir. Dehlizin batı yönünde 2 metre çapında yuvarlak alanın moloz taşlarla örülerek kapatılan bölümü Mevlana'nın kaldığı yer olarak bilinmektedir.
Panaghia Kilisesi: Subaşı mahallesi Dikili Kaya denilen alanda kaya içerisine oyularak yapılmıştır. Doğu ve Batı olmak üzere iki bitişik kilisedir.
Panaghia Batı Kilisesi: Kilisenin girişi kuzeyde olup, üç nefli bazilikal plana sahiptir. Apsisi dikdörtgen biçimindedir. Kuzey doğuda ikinci bir giriş kapısı daha bulunan kilisenin duvarlarında, kemerlerinde bulunan freskler silinmeye yüz tutmuştur. Fresklerde Meryem'in ölümünü anlatan sahne ile aziz figürleri bulunmaktadır.
Panaghia Doğu Kilisesi: Kapalı Yunan haçı planına sahiptir. Kuzey tarafı büyük ölçüde yıkılmış durumdadır. İçeride fresk izine rastlanmamıştır.
Kyriakon Kilisesi: Subaşı Mahallesi'nde Papaz Deresi kenarındaki düz alanda bulunan Kyriakon Kilisesi kaya içerisine oyularak yapılmıştır. Yunan haçı biçiminin gelişmiş bir örneğidir. Kilisenin girişi batı yönündedir.
Tepe Şapeli: Kilisenin yapıldığı alan gömütlüktür. Kilise, dikdörtgen planlı, tek nefli bir şapeldir. Apsisi yarım daire biçimindedir. Şapelde fresk izine rastlanmamıştır. Sütü kesilen anneler buraya gelip yakardığı için "Süt Şapeli" olarak da bilinir. Selçuklu Belediyesi tarafından yenilemesi tamamlanan kilise "Zaman Müzesi" olarak ziyarete açılmıştır.
Kurtuluş Cami: Kurtuluş Mahallesi'nin kuzey yamacında yer almaktadır. Yapım yılı 1209'dur.
Subaşı Cami: Subaşı Mahallesi'nde bulunan hamamın güney yönünde yer almaktadır. Karhane Cami olarak da bilinmektedir. Giriş kapısının üzerinde sülüs hat ile bezenmiş yazıtı1295 tarihlidir.
Mezaryakası Cami: Yukarı Mahalle'de vadinin kuzey yakasında yer almaktadır. Kayabaşı Cami olarak da cami 18. Yüzyıl'ın ilk yarısına tarihlenmektedir.
Orta Mahalle Cami: Orta Mahalle'de bulunan cami, moloz taşla yapılmıştır. Minaresi olmayan caminin mihrap, minber ve kürsüsü ahşaptan yapılmıştır. Minberin alınlığında bulunan yazıtta yapım yılı 1279 yazılıdır.
Ak Cami: Sille'nin girişinde Ak Mahalle'de yer almaktadır. Güney yönde bulunan bir giriş kapısının üstündeki yazıtta yapım yılı1280 yazılıdır.
Karataş Cami: Karataş Mahallesi'nde yamaçta yer alan cami, 18. Yüzyıl'da yapılmıştır.
Çay Cami: Dere yatağının güney tarafında Sille'nin merkezinde yer almaktadır. Mihrap, minber ve kürsüsü ahşaptan yapılmış olan cami, 1976 yılında büyük bir onarım görmüştür.
Hacı Ali Ağa Hamamı: Sille'nin girişinde yer alan hamam, halk arasında Çarşı Hamamı olarak bilinmektedir. Selçuklu Belediyesi tarafından yenilemesi tamamlanan hamamda Sille el sanatları ürünlerinin üretimi ve satışı yapılmaktadır.
Subaşı Hamamı: Subaşı Mahallesi'nde bulunan hamamın H.1306 yılında yaptırıldığı benimsenmektedir.
Çeşmeler: Sille'de önemli bir yapı grubu da çeşmelerdir. Istıfan, Söğütlü, Şadırvan Pınarı gibi yerlerden sağlanan içme suları mahallelerde yaptırılan çeşmelerle halkın kullanımına sunulmuştur. Bizans döneminden günümüze su kanallarına ve su yollarına sahip olan Sille'de bulunan çeşmelerden bazıları şunlardır: Karataş, Stefan, Ankereki, Hereki, Çevrikler, Kavaklı, Hassi Oğlu, Nuri Paşa, Veli Paşa, Hacı İsmail Ağa, Çeveoğlu, Sadeddin, Hacı Mustafa Ağa, Takkacı, Çay, İkilli, Hacı Şaban, Vali Cemal Bardakçı.
Kısaca özetleyebileceğimiz Sille ile ilgili genel bilgiler bu kadarla bitmiyor. Geleneksel Sille taşından yapılmış evlerin bazıları pansiyon, çay evi, lokanta ve hediyelik eşya dükkanı olarak hizmet veriyor. Ayrıca kültür sanat etkinliklerinin yapıldığı Sille Sanatevi ziyaretçilerini bekliyor.
Silleyi gezerken, Aya Elena Kilisesi'nde tanıştığımız görevli kişi benim Tepe Şapeli'nin çevresinde dolaştığımı görünce üşenmeyip yanıma geldi. Şapelin yenilenip Zaman Müzesi olarak düzenlendiği ancak resmen açılmadığı söyledi. Çoğu ziyaretçinin bu Şapel'e çıkmadığını, benim Şapel çevresinde gezdiğimi görünce buraya geldiğini söyledi. Sağ olsun. İşini, Sille'yi seven biriydi. Ben, Sille'yi çok sevdiğimi ve her yerini gezeceğimi söyledim. Benim için müzeyi açtı. Müzede bana eşlik etti, bilgiler verdi.
Zaman Müzesi'nde, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait "zaman" ile ilgili birçok eser sergileniyor. Müzenin ilgi çeken eserleri arasında; Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait özel tasarım saatler, Osmanlı paşaları tarafından düzenlenen ve genel kullanıma uyarlanan ruznameler, cep ve masa takvimleri ve resmi işyerlerinde kullanılan el yazma - baskı takvimleri sayabilirim. Ayrıca altın, gümüş köstekli cep saatleri, Türk Hava Kurumu'na ait illere göre coğrafik ve ekonomik verilerin bulunduğu cetvelli takvim, Roma Dönemi'ne ait arkeolojik güneş saati örneği ve halen Konya Hacı Hasan Camii Şerifi kıble duvarında bulunan Osmanlı Dönemi'ne ait güneş saatinin özdeş baskısı yer alıyor.
Acaba Tanpınar bu gün yaşasaydı Zaman Müzesi'ne sevinir miydi? Ne düşünürdü? Bilemiyorum. Ama ben Sille'yi ve Zaman Müzesi'ni gördüğüm için mutluyum. Mevlana Celalettin Rumi ile Ahmet Hamdi Tanpınar'ı saygıyla anıyorum. Zaman, bir şekilde her ikisini bu yazıda buluşturdu. Gerçekten, "zaman" nedir?
Konya'ya yolunuz düşerse Sille'ye mutlaka gidin. Zamanınızı ayırmaya değer.
