Anadolu her şeyde olduğu gibi bez dokuma kültüründe de zengin bir birikime sahiptir. Birçok yörede pamuk, ipek, yün, keten, kenevir, kıl, tiftik ve bunların karışımından oluşmuş ipliklerle birçok formda el tezgâhları ya da yarı otomatik tezgâhlarda az da olsa bez dokuma yapılmaktadır.
Ülkemizde yapılan arkeolojik araştırmalarda birçok ören yerinde dokuma kültürünün varlığını gösteren araç gereçler bulunmuştur. Arkeoloji müzelerinin çoğunda bu tür eserleri görebilirsiniz. Çatalhöyük kazılarında neredeyse on bin yıl öncesine dayanan bez parçaları ve dokuma aletleri bulunmuştur.
Türklerin Orta Asya'dan getirdiği dokuma kültürü ile Anadolu'da süre giden çok kültürlü dokuma birikimi yüzyıllarca kaynaşmış ve ortaya çok renkli, çok formlu, çok kullanımlı bez dokuma kültürü çıkmıştır.

Yüzyıl başına kadar Anadolu'nun birçok şehrinde el tezgâhlarında dokunan bezler; iç giyim, dış giyim, ev döşeme, bayrak vb. olarak kullanılmıştır. El tezgâhlarının yerini makinelerin almasıyla geleneksel dokuma kültürü giderek azalmaya başladı. Hatta son yıllarda can çekişmektedir. Bazı yörelerde yerel yöneticilerin, derneklerin ve ya bu işe gönül vermiş dokuma ustalarının çabaları ile geleneksel bez dokuma kültürü yeniden canlandırılmaya çalışılmaktadır. Bu çabalar çeşitli nedenlerle dar bölgede kalmakta, tanıtım yapılamadığı ve desteklenmediği için bir süre sonra yitip gitmektedir. Bunlardan birisi de İzmir'in güzel ilçesi Tire'de can bulmuş Beledi dokumalarıdır.
Tire, İzmir'in güneydoğusunda 80 kilometre uzaklıkta sırtını dağlara dayamış bir ilçedir. Evliya Çelebi'nin "Taht-ı kadim, şehri muazzam" olarak tanımladığı Tire, Kurtuluş Savaşı'nda yangın görmeyen iki şehirden birdir. Bu nedenle şehir geleneksel dokusunu ve kültürel değerlerini büyük ölçüde korumuştur. Ayrıca dokumacılık, urgancılık, yorgancılık, semercilik, kabak kemanecilik, nalıncılık, hasır örücülüğü gibi geleneksel el sanatlarının az da olsa yapıldığı bölgedir.
Tire'de, Osmanlı döneminde dut yetiştiriciliği ve buna bağlı ipekçilik ile pamuk, keten ve kendir üretimini yoğun şekilde yapılmış. Bu ürünlerin işlenmesi sonucu Osmanlı ve Avrupa saraylarını giydiren ve döşeyen iki şehirden biri olmuş. (Diğeri Bursa)

Dünyadaki jakarlı dokumanın atası sayılan Beledi dokuması, Tire'de 16'ncı yüzyıldan bu yana üretiliyor. Söylentiye göre bu işin ilk ustası, bir gün kendi geliştirdiği tezgâhı çalıştıramıyor. Mekiği atınca öbür tarafa geçiremiyor. Oğlunu çağırıyor. "Oğul" diyor, "Ben bu tezgâhı sıfırdan yaptım, ama ilerletemiyorum. Sen yap". Oğlu, "Tamam baba, ama ikimizin adıyla anılması şartıyla..." karşılığını veriyor. Oğul, babasının yaptığı düzeneğe iki küçük çubuk ekliyor ve tezgâh çalışır hale geliyor. "Veledi" olarak anılan dokuma türü, zamanla "beledi"ye dönüşüyor.
13 ayaklı tezgâhı, ustası tarafından bir ayda sıfırdan kurulan; çözgüleri, bir hafta - on günde hazırlanan Beledi Dokuması, tüm gün çalışılarak en fazla üç metre dokunabiliyor. Bu yönleriyle bir aile işi ve ortaya çıktığından bu yana da tezgâhlar hep evde kurulmuş. En önemli özelliklerinden biri, kumaşın iki yüzünün de aynı olması ve çift taraflı kullanılabilmesi. Diğer önemli özelliği ise; 60 santimetre enindeki dokuma tezgâhında, kumaşın boyunun uzatılmasıyla sınırsız sayıda desen oluşturulabilmesidir.
Beledi dokumaları 24 çerçeveye, 16 ya da 13 pedalla kumanda edilebilen tezgâhlarda dokunmaktadır. Bu tezgâhlarda ortaya çıkan dokuma, çift katlı ve çok dayanıklı bir dokuma cinsidir. Zemin renkleri isteğe göre yeşil, kırmızı ve koyu mavi, motif renkleri ise beyaz ve sarıdır. Desenler bademli, kelebek, hebib döşeği, evsat, altıparmak, düzbastı, sepet gibi isimler alır. "Orta" ve "ala" olmak üzere iki çeşidi bulunur. Orta dokumalarda ipek çok az kullanılır, döşemelik yorgan ve döşek yüzü olarak da bu tip dokumalar tercih edilir. Ala tipi dokumalarda ipek olup perdelik yapılır.

1900'lerin başında Tire'de 60 tezgâhta üretim yapılıyormuş. Bu köklü uğraşın son ustası Saim Bayrı bayrağı Ethem Tıpırdık ve eşi Ülkü hanıma devretmiş. Ethem Bey ve eşi ustalarından öğrendiği bu geleneksel el sanatını sürdüren ve geleceğe taşımakta kararlı olan son ustalardır.
Ethem Tıpırdık, Tire Kent Müzesinde kadrolu dokuma ustası olarak görev yapmaktadır. Müze bünyesinde "El Sanatları Çarşısı" adlı bölüm bulunuyor. Bu bölümde, Tire'de yapıla gelen geleneksel el sanatları işin ustaları tarafından canlı olarak gerçekleştirilmektedir. Ethem Bey Kent Müzesi'nde gelen ziyaretçilere canlı olarak dokuma sunumu yapmakta ve işin inceliklerini anlatmaktadır. Bu görev dışında arta kalan zamanlarda eşi ile birlikte Selçuklu dönemi eserlerinden Tahtakale Hamamı'nda iki adet Beledi, altı adet düz dokuma tezgâhında üretime devam etmektedir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın "Yok Olmaya Yüz Tutmuş Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcılarının Belirlenmesi" çalışmalarının sonucunda Beledi dokuması korumaya alınmış. Ethem Tıpırdık'a Devlet Sanatçısı unvanı verilmiş. Usta, zaman zaman ulusal el sanatları ile ilgili fuar ve etkinliklerde dokuma sunumu yapmakta ve Beledi dokumasını tanıtmaktadır.

Ethem Usta tek sıkıntılarının tanıtımın yetersizliği ve pazar bulamamak olduğunu söylüyor. Beledi dokumasından kravat, çanta, terlik, kemer gibi aksesuarlar ürettiğini ancak destek ve kaynak yetersizliğinden pazarlama sıkıntıları çektiğini söylüyor. Eşi ile birlikte bu dokuma sanatını yaşatmak ve günümüz yaşam koşullarına uygun tasarımlarla buluşturmak istiyorlar.
Beledi dokumasını yaşatmak ve gelecek kuşaklara aktarmak için olağan üstü çaba harcayan çift, bu sanatı öğrenecek insan bulamamaktan yakınıyorlar. Bu el sanatını öğrenmek ve geliştirmek isteyen herkese kapılarının açık olduğunu belirtiyorlar.
Bir zamanlar sarayları donatan Beledi dokumaları zamana yenik düşmek üzere. Son ustalar "son" olmasın.