Yalnız ve mağrur: Sarpıncık Feneri 2020-02-05 00:00:00
Yazar: Özlem Karaaslan Öcal
Sarp kayaların tepesinde, yıllara direnen sabırlarıyla duran, mağrur deniz fenerleri yüzyıllardır sadece denizcilere değil duygusal fırtınalarında savrulanlara da ışık oluyor. Ruhunuzu iyileştirmek, rüzgarın gücünde güçsüzlüğünüzü hissetmek ve denizin sonsuzluğunda evrendeki yerinizi sorgulamak isterseniz Sarpıncık Feneri çok uygun bir yer…
İnsanoğlu yüz yıllardır içine doğduğu dünyada var olabilmek, daha rahat ve iyi yaşayabilmek için çözümler üretiyor. Yaşamın karşısına çıkaracağı zorluklarla baş edebilmenin yolunu bazen kendi içinde buluyor bazen de bunun için bir araç, makine üretiyor. İnsanın doğanın zorluklarına karşı ortaya çıkardığı ürünlerden biri de deniz feneridir. Uzak diyarlara gitme hayallerini gerçekleştirmek, denizi yenebilmek için gemiler yaptı insanoğlu. Sonra da gecenin karanlığında bile güvenli yol alabilmek için deniz fenerlerini… Önceleri kandillerle aydınlattılar gemilerin yolunu. Şimdilerde ise güneş enerjisiyle çalışıyor bu yalnız ve mağrur fenerler. Yüzyıllardır öykülere, masallara, romanlara konu olan fenerler, sadece gemilere yol göstermekle kalmadılar. Bazen de insanın iç yolculuğunda yolu aydınlatan ışıklardan biri oldular.
"Deniz feneri parlar,
Talihe aldırmadan kayalar üzerinde."
Kimi zaman fenerler Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın mısralarında dediği gibi talihe aldırmamak gerektiğini tüm heybetleriyle anlattılar insanoğluna. Kimi zaman uçsuz bucaksız bir denizin kıyısındaki deniz fenerinin yalnızlığında ömrünü, aşkını sorguladı insanoğlu.
"Düşün nasıl durmuş sabırla yüzlerce yıl,
Hep bu benekte bu deniz feneri."
Ve insanoğlu Dağlarca'nın bu mısralarında olduğu gibi sabrı öğrendi. Sarp kayaların tepesinde duran, mağrur deniz fenerlerinin yıllara direnen sabırlarında.
İşte böyle bir deniz feneri görmek, ruhunuzu iyileştirmek, rüzgarın gücünde insanoğlu olarak güçsüzlüğünüzü hissetmek ve denizin sonsuzluğunda evrendeki yerinizi sorgulamak isterseniz Sarpıncık Feneri çok uygun bir yer.
Fener, İzmir Körfezi'nin batısındaki Karaburun Yarımadası'nda bulunuyor. Ege Denizi'nin mavi sularından geçen gemileri ışığı ile karşılayan fenere ulaşmak için Karaburun Yeni Liman'dan Sarpıncık Köyü levhasını takip ederek ilerlemelisiniz. Bu yönde 12 kilometre yol aldıktan sonra Sarpıncık Köyü'ne ulaşacaksınız. Köyü geçtikten sonra Hamzabükü tabelasından içeri girip aşağıya denize doğru ilerleyeceksiniz. İlk yol ayrımında sağdaki yoldan ilerleyerek Sarpıncık Feneri levhalarını takip ederek fenere ulaşacaksınız.
Karaburun'un mübadele nedeniyle terk edilmiş köylerinin yakınındaki fenerin, toprak ve dar bir yolu var. Ancak karşılaşacağınız manzara yolun kötü etkisini unutturacak güzellikte. Özellikle de gün batımına denk geldiyseniz… Ege Denizi'nin tüm güzelliğinin görülebildiği bir yerde bulunuyor Sarpıncık Feneri ve fener evi. 1938 yılının Ocak ayından beri gemilere yol gösteren fener, 12 metre yüksekliğinde ve artık güneş enerjisiyle çalışıyor.
Feneri arkanıza alıp denize baktığınızda sağda Midilli, sol tarafta ise Sakız Adası size selam veriyor. Gün batımında iki ada arasında eriyen bir ateş topu gibi denize batan güneşin muhteşem kızıllığı karşısında büyülenmeye hazır olun! Bu muhteşem manzaraya denizden gelen güzel iyot ve yosun kokusu da eklenince kendinizi Ege Denizi üzerinde özgürce uçan martılar gibi hissedebilirsiniz. Gökyüzünün açık olduğu bir gecede fenerin yakınında olursanız yıldız pozlamak için de fırsat yakalayabilirsiniz. Sarpıncık Feneri'ni ziyaret ettiğiniz gün yakınında görebileceğiniz çok güzel yerler de var. Yeni Liman'dan sonra Kumbükü, Hamzabükü ve Gönsüz hala doğallığını koruyan koylar. Feneri ziyaret etmeden buralarda denize girebilir, yarımadanın sakinliğinin keyfini çıkarabilirsiniz.
Fenere yakın görülmesi gereken bir başka yer ise Sazak Köyü. Köyde yaşayan Rumlar 1923 yılında Türkiye ve Yunanistan arasında yapılan mübadele anlaşması nedeniyle buradan ayrılmışlar. Boş kalan köy, define avcıları tarafından talan edilmiş. Geriye ise bir göçün sessiz, acıklı hatırasını hissettiren yıkık evler kalmış. Bu hüzünlü görüntünün sizi üzmeyeceğini düşünürseniz Sazak Köyü'nü mutlaka görmelisiniz. Ancak gün batımında mutlaka Sarpıncık Feneri'ne gelmelisiniz.
Sarpıncık Feneri'nden ayrılırken kendinizi belki bir martı, belki bir yıldız, belki de bir dalga gibi hissettiğiniz o doyumsuz anlardan vazgeçmek zor gelecek. İnsanoğlunun doğa karşısındaki güçsüzlüğünü hissedeceğiniz o anlarda şaşırtıcı şekilde kendinizi güçlü hissedeceksiniz. Deniz fenerinin yalnızlığındaki gücü size de sirayet edecek. İçinize yaptığınız yolculuğun güzelliği uzun süre sizinle kalsın isteyeceksiniz.
"Saçlarında tuz kokan, ölü kokan bir serinlik,
Yüzünde bir fırtına tadı.
Durursun yorgun, umutsuz,
Birden bir daha yanıp söner, sevinçle titrersin,
Bir şey, belki de yaşaman uzadı."
Kim bilir belki de Dağlarca'nın dediği gibi yaşamınızı uzatmak için bir daha, bir daha geleceksiniz Sarpıncık Feneri'ne!