İnsansız anı yoktur 2020-07-01 10:46:18
Yazar: Özlem Karaaslan Öcal
Ben eski şarkıları ve filmleri çok severim. Geçmişe ait sararmış fotoğraflara saatlerce bakar, kâh gülümser kâh hüzünlenirim. Eski eşyaların da gönlümde ayrı bir yeri vardır. Hele de bu eşyalar artık dünyada olmayan sevdiklerime aitse… Bende anıları varsa…
Sevdiklerimden geriye kalan, benim için anlamı büyük olan tek bir eşyayı gözümün görebileceği bir yere koyarım. Kimilerine bu rahatsız edici ya da üzücü gelebilir. Ancak ben onları sürekli görmekten hoşlanırım. O eşyaların bana anlattıklarını, hissettirdiklerini hatırlamayı severim.
Terzi olan dedemden kalan demir ütüye baktığımda çalışkan ve dürüst bir insan olmanın önemini hatırlarım. Bir insanın kaç yaşına gelirse gelsin çalışmaktan vazgeçmemesinin kıymetini hissederim.
Anneannemden kalan, kendi yaptığı yeşil saten iğnedenlik beni alıp çocukluğuma götürür. Kendimi dikiş dikmek için yere serilmiş örtünün üstünde bulurum. Anneannem diker ben izlerim.
İşi bitince ayağımıza batmasın diye iğnedenliğe dikkatle toplanan iğneler gelir gözümün önüne. O iğnedenlik bana bir kadının istediği zaman her şeyi başarabileceğini hatırlatır. Sevginin verilen emekle eş değer olduğunu hissederim.
Dedemin Kore Savaşı’ndan gelirken getirdiği kimono diğerleri gibi ortada durmaz. Onu Kore ‘den geldiği pakette aynı şekilde özenle saklarım. Arada açar paketin üstünde duran terliğin tüylerini okşarım. Kızının doğumunu radyodan öğrenen bir babayı, eşi yanında olmadan doğum yapan bir kadını hatırlarım. O kimono bana vatan sevgisinin, görev aşkının her şeyden üstün olduğunu anlatır. Haklı bir gurur hissederim.
Üniversiteye başladığım ilk yıl dayımın bana verdiği Canon marka fotoğraf makinesi ve eniştemin evde de yazabileyim diye verdiği daktilo; Yolun başındaki genç bir insanı desteklemenin ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatır bana. Onların yaptığını benim de yapmam gerektiğini hissederim.
Bir de halamın öğretmen olduğumda hediye ettiği kolye var. Cumhuriyet’in 50. yılında öğretmenlere verilen hatıra madeni paradan yaptırdığı kolyenin maddi bir değeri yok. Ancak hayatım boyunca aldığım en güzel hediyelerden biri. Bu kolye, bir hediyenin vereceği mutluluğun maddi değeriyle eş olmadığını hatırlatır bana. Sevdiğim bir insanla aynı ülküye sahip olmanın güzelliğini hissederim.
Edip Cansever “Anısındayım” şiirinde “Anılarda görünür, düşlerde görünmez insan” demiş.
Sevdiklerim anılarda görünür bana. O nedenle tüm bunları hatırlamayı severim. Hatırlarken dersler çıkarmayı. Çünkü giden sevdiklerimizden öğreneceklerimiz fiziksel varlıklarıyla sınırlı değildir. Arkalarında bıraktıkları hatıralar bize çok şey anlatır. En önemlisi de onların eksikliklerine bu şekilde dayanırım.
Yahya Kemal Beyatlı unutulmaz şiirinde “Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli / Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli” der.
Ben gidenlerin ardından içimde oluşan elemi, gözümdeki yaşı bu şekilde dindiririm.
Hayat dediğimiz serüvende bize eşlik eden insanlar, yaşadığımız mutluluklar, üzüntüler, başarılar, başarısızlıklar, hayal kırıklıkları bizim için birer öğreti niteliğindedir. Önemli olan yaşanan güzellikleri bize öğrettikleriyle birlikte içimizde saklayıp, olumsuzlukları onlardan ders alarak geride bırakabilmek değil midir?
Güzellikleri hep hissedecek kalp büyüklüğüne ve hafızaya, olumsuzlukları da geride bırakacak güce sahip olmanız dileğiyle…