El Olivo zeytin hasat festivallerinde mutlaka açılış filmi olmalı... 2025-11-17 15:00:00
Yazar: Işık Teoman

Bir zeytin ağacının insanlar üzerindeki etkisini görmek, Ayvalık’tan Burhaniye’ye, Gömeç’ten Edremit’e kadar uzanan Körfez’in ruhunu anlamak gibidir. El Olivo (Zeytin Ağacı) filmi, bu coğrafyanın insanının zeytinle kurduğu derin bağı en yalın hâliyle anlatıyor. Bu filmi yıllar önce izlemiştim. Şimdi yürürlüğe giren Zeytin Kanunu’nu düşündüm. Film yine aklıma düştü. Bu film bence bundan sonra her yıl geleneksel olarak düzenlenen zeytin hasat festivallerinde açılış film olmalı. Alınacak o kadar çok ders var ki...

Türkiye gibi bir zeytin ülkesi olan İspanya’da çekilen Zeytin Ağacı (El Olivo) filmi, bir adamın zeytin ağacına bağlılığını anlatıyor. Yönetmenliğini Icíar Bollaín’in yaptığ ve içerisinde komedi / dram öğeleri taşıyan film 2016 yılında vizyona girdi. Filmin oyuncuları arasında Javier Gutierrez, Anna Castillo, Nikolai Will, Juanma Lara ve Aina Requena yer alıyor...
Zeytin Ağacı filminin konusu

Sahilde restoran açmak istiyorlardı, ancak belediye başkanı buna özellikle izin vermiyordu. İki kardeş babalarına yalvarıp iki bin yaşındaki zeytin ağacının satışından gelecek olan 30 bin Euro’ya çok ihtiyaçları olduğunu söylüyordu. İki bin yaşındaki zeytin ağacı doğayı talan eden bir Alman firmasına satılacak, karşılığında 30 bin Euro belediye başkanına verilecek, ruhsat alınacak ve sahilde restoran açılacak. Öte yandan doğayı tahrip edip madenler açan Alman firması da devasa büyüklükteki merkez binasının girişine zeytin ağacını dikecek, doğaya ne kadar saygılı olduklarını ve ne kadar çok sevdiklerini anlatmaya çalışacaktı.
2 bin yıl sonra Almanya’ya taşınmak varmış

Büyükbaba Ramon torunu Alma ile iki bin yaşındaki zeytin ağacının çevresinde hoşça vakit geçiriyordu. Onunla oyunlar oynuyordu, torununun büyük bir zamanı iki bin yaşındaki zeytin ağacının üstünde geçiyordu. Bir süre sonra iki evladının ısrarına artık dayanamayan büyükbaba Ramon ağacın satışına izin verir. Dev iş makineleri birkaç saat içinde iki bin yıldır o toprakta yaşayan zeytin ağacını köklerinden ayırır, bir TIR’ın dorsesinde Almanya’ya yolculuk başlar.
Para rüşvete gider

Zeytin ağacını satan aracı firma para kazanır, Alma’nın babası ve amcası belediye başkanına 30 bin Euro rüşvet verir. Torun Alma günlerce ağlar. Büyükbaba Ramón o günden sonra bir daha hiç konuşmaz, hiç söz etmez, adeta dilini yutar. Torunu büyür, babası ve amcasıyla birlikte tavukçuluk işiyle uğraşırlar. Ancak restoran iş yapmaz, kapanır gider, 30 bin Euro havaya uçar. Büyükbabanın suskunluğu en çok torunu Alma’yı etkiler. Bir gün işini gücünü bırakır, büyükbabasının peşine takılır ve gün boyu ne yaptığını araştırır.
Büyükbaba Ramon suskun

Büyükbaba Ramon sabah yataktan kalktığı gibi zeytin ağaçlarının bulunduğu bölgeye gidip, iki bin yaşındaki zeytin ağacının söküldüğü yerin başına çöküp saatlerce boş boş baktığını görür Alma. Anlar ki, büyükbaba iki bin yaşındaki zeytin ağacının satışına onay verdiği için pişmandır, üzgündür, ancak iki oğlu onu çok zorlamıştır. Torun büyükbabanın tekrar konuşması için iki bin yaşındaki zeytin ağacını geri getirmek ve aynı yere dikmek için bir plan hazırlar. Ağacın Almanya’da bir kilisede olduğunu ve oradan gelen bir yazıyla iki bin yaşındaki zeytin ağacının eski yerine dikilmesine onay verildiğini gösteren kendi yazdığı bir mektubu köyde herkesin önünde okur. Ancak Almanya’ya gidip gelmek için bir TIR ve ayrıca iki bin Euro para gereklidir.
Almanya’ya yolculuk başlar

Amcası ve erkek arkadaşı bir TIR ayarlar ve hep birlikte yola koyulurlar, amaç iki bin yaşındaki zeytin ağacını kilisenin önünden sökmek tekrar eski yerine dikip toprakla buluşturmak. Torunun asılsız mektubundan habersiz yaklaşık iki bin kilometre yol alan amca ve erkek arkadaşı Almanya’ya ulaşır. Alma, zeytin ağacının kilisenin bahçesinde değil, Alman firmasının lobisinde olduğunu göstermesiyle şok olan amca ve erkek arkadaşı şaşkın bir durumda ne yapacakları konusunda karar veremezler.
Sosyal medyada kampanya etkisini gösterir

Bu arada Alma, sosyal medyada başlattığı kampanya ile ses getirir ve yüzlerce çevreci Alman, firmanın bulunduğu binaya akın eder. Alma da zeytin ağacının üzerine çıkarak protestosunu sürdürür. Zeytin ağacının iki bin yıldır yaşadığı toprağa dönmesi için oluşturulan kamuoyunun tepkisiyle bir hayli umutlanan Alma ağaca sıkıca sarılır ve gözyaşı döker.
Büyükbaba ölünce

Çevrecilerin tepkisi sürdüğü sırada amcaya gelen bir telefon seyri değiştirir, büyükbaba Ramón ölmüştür. Amca bunu Alma’ya anlatınca başkaca bir amacı kalmayan Alma ağaçtan kopardığı bir dalı yanına alır ve tekrar ülkelerine dönerler. Büyükbabanın cenaze törenin ardından iki bin yıllık ağaçtan alınan dal bir kök zeytin dalına aşı yapılarak yerinden sökülen ağacın yerine dikilir. İspanya’da geçen bu hikâye, ölmez ağaca verilen değeri ve insanla doğa arasındaki kopmaz bağı ne kadar güzel anlatıyor, değil mi?

“El Olivo” sadece bir film değil; zeytinin, emeğin, doğanın ve insan vicdanının ortak dili... Bu yüzden, her zeytin hasat festivalinde yeniden hatırlanmalı.